Foto Gaste

Tüm dünya, hareket ve etkileşimin kısıtlama altında olduğu günlerden geçiyor. Kolay tarif edilemeyen, belirsiz ve tekinsiz bir zamanın içinde varoluşu anlamaya ve anlamlandırmaya çalışıyoruz.  Bu dönem bazılarımız için yeni keşiflere vesile olurken bazılarımız için de geçmiş pratiklerini gözden geçirme ve onlara yeni anlamlar kazandırma süreci olabilir. Dört duvarın sınırlarına hapsolduğumuz günlerde, “fotoğrafa dair neler yapabiliriz” sorusu üzerine beraber düşünebilmek amacıyla fotoğraf alanının aktörlerini bir araya getiren bir girişim başlattık. Bu girişimle sanatçıları, pandemi günlerinde gerçekleştirdiği yeni çalışmalarını paylaşmaya davet ettik. Farklı kuşaklardan 43 sanatçının katıldığı bu projeyi, İstanbul Modern’in çevrimiçi platformlarında izleyicilere sunuyoruz. Bu vesile ile fotoğrafik imgenin “şimdiye” tanıklığının ötesinde gelecekle olan güçlü ve sarsılmaz bağını hatırlatmak istiyoruz. Hissettiklerimiz ile gördüklerimiz karşısında keşfedeceğimiz yeni anlamlar...

Türkiye'de kültür ve sanata önemli katkılar sağlayan Doğuş Grubu'nun, fotoğraf sanatının duayenlerinden Ara Güler ile iş birliği sonucu hayata geçirdiği Ara Güler Müzesi'nin ikinci sergisi Aphrodisias' sanatseverlerle buluşuyor. Ara Güler'in çok yönlü sanatçı kimliğini ve ilham veren yaşamını gelecek nesillere aktarmak amacıyla kurulan Ara Güler Müzesi'nin ikinci sergisinde sanatçının arşivinden Geyre Köyü ve Aphrodisias Arkeolojik Alanı'na ait ve aralarında orijinal karanlık oda baskılarının da bulunduğu fotoğraflar, uluslararası yayın ve ajanslarla yazışmaları, gezi notları ve kendi hazırlamış olduğu Aphrodisias kitap maketinin de bulunduğu bir seçki ilk kez sergileniyor. Aphrodisias' sergisinin ana gövdesini, Ara Güler tarafından fotoğraflanan, bugün Aphrodisias Arkeolojik Alanı olarak tescilli ve UNESCO Dünya Miras Liste'sine girmiş olan Geyre Köyü ve civarında çekmiş olduğu fotoğraflar oluşturuyor. Sergide ayrıca, Ara Güler'in Aphrodisia...

Yapı Kredi Bankası'nın 75. yılı için Yapı Kredi Kültür Sanat tarafından düzenlenen Yapı Kredi 75. Yıl Sergileri'nin ilki, Yapı Kredi'nin isim sponsorluüunu üstlendiği bomontiada'da açıldı. "Lütfi Özgünaydın - Yaşar Kemal / Çukurova Fotoğrafları" başlığını taşıyan sergi, 25 Nisan 2019'a kadar Yapı Kredi bomontiada ALT'ta gezilebilecek. Lütfi Özgünaydın, Yaşar Kemal'in sağlığında onun Çukurova'sını, edebiyatının kadim topraklarını, anıtsal Anavarza kalesini, bereketli pamuk tarlalarını, koyun sürülerini, örgülü saçları, kınalı avuçları, sac ekmeğini, toprak çapalayan kadınları, kıl çadırları çekti. Hemite (Gökçedam) köyünde Yaşar Kemal'in çocukluk arkadaşlarını, onların hayranlıklarını, gururlarını yakından gördü. Nergis kokulu yelleri, kavak boyu kamışları, sürmeli cerenleri, yavuz atları, bataklıkları, bükleri, yaylaları ve düzleriyle Çukurova'dan 2000'den fazla fotoğrafla döndü. "Yaşar Kemal / Çukurova Fotoğrafları" ser...

Fotoğrafçı uzak olanı merak eder. Uzak, onun için bazen dünyanın bir ucu bazen de her gün geçtiği sokaktır. Fotoğrafı bir anlama aracı olarak kullanan bizler, belleğimizin bir yansımasını paylaşma kaygısıyla fotoğraf çekiyoruz. Tanıklığımızın sonucu olan fotoğrafı zihnimizin süzgeci olarak kullanıyor ve dahası varlığımızın kanıtı olarak görüyoruz. Uzak, 10 yılı aşkın bir hayalin, keşkelerle dolu sayısız muhabbetin, biriken dostlukların, yarım kalmış girişimlerin ama en çok da eksilmeyen bir tutkunun sonucu. Dijital medyanın tahakkümüne inat kağıdın kokusunu özleyen bir grup insanın yeteneklerini bir araya getirebilme becerisi, elinizde tuttuğunuz bu ilk sayının ortaya çıkmasını sağladı. İlk sayıda, Türkiye belgesel fotoğrafının en önemli isimlerinden Haluk Çobanoğlu’ndan Arabesk’i, Fransız fotoğrafçı Olivier Remualdo’dan Sadhu rahiplerinin hikayesini, çalışmalarını İzmir’de sürdüren Mert Çakır ile birlikte Suriyeli mültecilerin memleketlerinden “uzaktaki” yaşam koşullarını belgelediğim...

İnsanın, yaşamın odağında olduğu bir çağda, bir görüntüleme aygıtının ilk objesi olmasına şaşırmamak gerekir, çünkü her gün onlarca, yüzlerce, belki de binlerce insanla, yani portreyle karşılaşmaktayız. O nedenle görüntüleme aygıtlarının en yaygını olan fotoğraf makinesinin tabii ki ilk objelerinden biri portredir. Portre fotoğrafları çekmek, hem çok keyiflidir hem de detaylara dikkat edilmesi ve fotoğraf tekniğine dair bazı kuralların bilinmesi halinde yaratıcılığınızı kullanmanız için çok elverişlidir.  Prof. Dr. Özer Kanburoğlu (AFIAP), Dijital Fotoğraf Akademisi serisinin dördüncü kitabı olan Portre Fotoğrafları Nasıl Çekilir? ile portre fotoğrafçılığının farklı tiplerini bol örneklemeler yaparak açıklarken ne tip dijital fotoğraf makineleri, objektifler, yardımcı malzemeler, ışıklandırmalar ve pozlandırmalar kullanılarak bir portrenin nasıl doğru fotoğraflanacağını anlatıyor.   Portre çekimlerinin temel özellikleri nelerdir?  Işık nasıl kontrol edilir? ...

Analog fotoğrafın ardından gelen dijital dönüşüm görsel kaydetme konusunda devrimsel bir değişime sebep oldu. Drone teknolojisi ise bu alanda bambaşka bir ufuk açıyor ve benzer bir devrimsel dönüşüme neden olacak gibi gözüküyor. Fotoğrafçılıkta bildiğimiz ve yer yüzünde geçerli olan ışık kurallarının ötesinde deneyimler yaşamamıza neden olabilecek drone fotoğrafçılığı günümüzde çok yaygın olmasa da (yer yüzündekine kıyasla) yavaş yavaş meyvelerini vermeye başlıyor. Bu yazıda dünyadaki drone fotoğrafçılarının çektiği ve instagram aracılığı ile paylaştığı fotoğrafları keşfedebilirsiniz.  Kuşların gözünden dünya çok daha büyülü görünüyor.  Sizin de takip ettiğiniz ya da keşfettiğiniz instagram hesapları varsa yorum kısmına yazabilir ya da sosyal medya hesaplarından paylaşabilirsiniz. İyi seyirler... @crystalmedianetwork    Doğadan metropollere geniş bir yelpazede fotoğraf ve az da olsa videoların yer aldığı bu instagram hesabı da takibe değer. ...

Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa Kent Konseyi ve Bursa Fotoğraf Sanatı Derneği tarafından oluşturulan Bursa’nın ilk Uluslararası Fotoğraf Festivali olan Bursa Fotofest  bu yıl ''Ritüeller'' teması ile başladı Çeşitli söyleşi, fotoğraf gösterimleri, portfolyo değerlendirmeleri ve sergilerin yer aldığı festivalin  bu yılki konuk ülkesi ise  Hindistan. 7 Ekim 2018 tarihine kadar sürecek olan festival programına şuradan bakabilirsiniz. Festivale gidemiyorsanız gerçekleştirilen etkinlikleri Facebook sayfasından da takip etmeniz mümkün.

Hayata geçirdiği sosyal sorumluluk projeleriyle dikkat çeken Lila Group, ödüllü Sualtı Fotoğraf Sanatçısı Taci Yücedere'nin TEGV'le Sualtından Geleceğe isimli fotoğraf sergisini sanatseverlerle buluşturuyor. 29-30 Eylül tarihlerinde Beşiktaş Deniz Müzesi'nde ziyaretçilerini ağırlayacak olan serginin geliri Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'na (TEGV) bağışlanacak. Dünya standartlarında hijyenik temizlik kağıtları üreten Lila Group, çevreye, eğitime ve sanata olan katkılarını sürdürmeye devam ediyor. Geçtiğimiz dönemlerde TEGV iş birliğiyle imza attığı projelerle ve eğitime verdiği destekle adından söz ettiren Lila Group, ulusal ve uluslararası pek çok ödülün sahibi Sualtı Fotoğraf Sanatçısı Taci Yücedere'nin yeni sergisine destek olacak. TEGV'le Sualtından Geleceğe' ismini taşıyan ve 29-30 Eylül 2018 tarihlerinde fotoğraf tutkunları ile buluşacak olan serginin geliri Bir çocuk değişir, dünya gelişir' sloganı ile faaliyetlerini sürdüren TEGV'e bağışla...

Mixer, üç fotoğraf sanatçısını bir araya getirdiği sergide doğa ve zihin arasındaki bağlantıya odaklanır. Doğanın işleyiş biçimini algılamaya çalışırken zihnimiz biz farkında olmadan bu olay örgüsünü farklı devrelerin yardımıyla çözümler. Genel olarak bilinen akıl yürütme sürecinden farklı olarak beynimizdeki bu şaşırtıcı çözümleme yeteneği ‘’örüntü algısı’’ ile ilgilidir. Örüntü, olay ve nesnelerin düzenli bir biçimde birbirini takip ederek gelişmesidir. Yani herhangi bir olay veya şekiller dizisi içerisinde, insan mantığının fark edebileceği bir tekrar ve düzeni ifade etmek için kullanılır. Bacon’un ‘’Doğa sadece doğanın kurallarına uyularak kontrol altına alınabilir’’ söyleminden yola çıkarsak doğa kurallarını kendi içinde barındırır diyebiliriz. Biz farkında olmadan zihnimiz doğanın örüntü sistemini algılar, matematiksel hesaplar yapıp bazı durumlara karşı bizi uyararak bir içgüdü ile bizi yönlendirir. Böylece, insan zihni doğayı ve olayları tümevarım yöntemiyle yorumlar. Sergide y...

54.sayı İnteraktif Köşe çağrısı: Göç sadece yaşanan fiziksel mekanın değiştirilmesi değil, hayatın tüm alanlarını kapsayan birçok ilişkinin de tekrar kurulmasını ifade eder. Göçmenler, fiziksel bir mekandan, bir başkasına giderken sadece gözle görünür, elle tutulur eşyalarını değil, tüm hayat tecrübelerini, yaşam biçimlerini, dillerini, kültürlerini, anılarını, hayallerini de götürürler. Yolculuk kadar yeni yere yerleşme ve uyum da risklerle dolu bir maceradır ve gittikleri yere de kendi zenginliklerini getirirler, toplum öyle ya da böyle değişir, yerleşilen mekan orada yaşayanlar için de eskisi gibi olmaz... http://kontrastdergi.com/albumlerdeki-gocmen-koklerimiz/ Albümlerinizdeki göç yaşamış aile üyelerinizin, bu zenginliğimizi yansıtan fotoğraflarını, kısa hikayeleri (bir örneğini alttaki fotığrafta bulabilirsiniz) ile birlikte bizlerle paylaşmanızı istiyoruz. Gelen fotoğraflar arasından seçeceğimiz 10 fotoğrafı 54.sayıda yayımlayacağız. Gönderim şekli : Fotoğrafların 20 Eyl...

500 yıl boyunca Balkan Yarımadası ve Anadolu’ya hâkim olan Osmanlı İmparatorluğu, Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda yıkıldı ve kalıntılarından Osmanlı mirasını reddeden modern ulus devletler doğdu. Bunun sonunda halkın yaşamında, özellikle büyük şehirlerde köklü değişiklikler meydana geldi. “Osmanlı Sonrasında Devinen Şehirler – Basın Fotoğrafçılarının Gözünden Ankara, Belgrad, İstanbul, Saraybosna” başlıklı sergi, bu değişimin izlerini Osmanlı’nın yıkılışından sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti ve Yugoslavya Krallığı’ndaki dört şehirde; Ankara, Belgrad, İstanbul ve Saraybosna’da süren basın fotoğraflarından oluşuyor.

Işığın avcısı, siyah ile beyazı harman eden bir adam. Salvador Dali’ye “faşittir o herif” diyen de odur. “Fidel Castro’dan çok etkilendim” diyen de. Meslektaşına zulüm yaptı diye patronunu sille tokat dövüp, ceketini alıp çıkan da odur. Yıllarca hayal ettiği dünya starını karşısında görünce çekmekten vazgeçen de odur. Atatürk’ün önünde fotoğraf çektirmeyen başbakanı dakikalarca kovaladıktan sonra punduna getirip çeken de odur, Allah yazılı cami duvarında iki çarşaflı kadını çekmek için saatlerce bekleyen de. “O artık bizden” diye sevinenlere “hiç birinden değilim, doğru bildiğini söyleyen ve işini yapan bir foto muhabiriyim” diyen de odur. Afrodit ile Nuh’un Gemisi’ni aynı kadrajda buluşturan da... 6-7 Eylül’ü bütün gerçekliğiyle yaşayan da, 4 kere savaş cephelerinde kurşun yağmuru altında kalan da. Bu kitapta Ekrem Ataer’in Ara Güler’le yaşanmışlıkları üzerinden yaptığı sohbetlere ve inanılması güç hikayelerine tanık olacaksınız. Asıl önemlisi o hikayeler ve dönemsel...

  Bu albüm, Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Bu vesileyle, ülkemizin insan tarafından oluşturulmamış ve insan izi taşımayan doğal güzelliklerini gelecek nesillere aktarma yanında, Türk fotoğrafının gelişmesine ve fotoğrafçıların eserlerini paylaşmalarına ortam hazırlamayı da amaçlamaktadır. Fotoğrafçının bir görevi de; yaşadığı dünyayı, ülkeyi, bölgeyi, şehri görüntülemek ve bir dönemin belgesi olan bu görüntüleri gelecek nesillere aktarmaktır. Sadece manyetik ya da sanal ortamda paylaşılan fotoğrafların ne kadar yaşayabilecekleri ve müdahaleye karşı korunup korunamayacakları bilinmemektedir. Bu yüzden fotoğrafın belge olma özelliğinin korunabilmesi için; kaybolma ve müdahale edilme riski muhtemel bir ortamda değil, uzun süre yaşatılabileceği ve müdahale edilemeyecek somut / basılı bir ortamda saklanması gerekir. Konusunda bir ilk olan bu albüm böyle bir düşüncenin de ürünüdür. 

Ressam ve heykel sanatçısı Jean Dubuffet, “Dans, yaşamdaki son sözcüktür. Dansta insan kendine daha da yaklaşır” diyor. Kendimize en yakın olduğumuz anda,dans ettiğimiz zamanda alınan haz gerçekten eşsizdir ve işte tam bu noktada, fotoğraf iyi ki var diyoruz.Uçucu belleğimize inat, fotoğraflar bize bu hazzı daha sonraki dönemlerde de yaşama şansı tanıyor. Bir dans fotoğrafına tekrar tekrar dönüp, dakikalarca bakabiliriz.Suret, gerçeğin yerini tutamasa da, bize neyle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilir. İyi bir dans fotoğrafı o eserden alınan zevkin zihnimizde sürmesini sağlar. Gücünü ve yeteneğini dansla sergileyen insan bedeni, onu seyredenlere haz verir. İnsan, dansçı sayesinde kendi  türü ile kıvanç duyar. Dansçının yarattığı enerji ve coşku onu izleyenlere geçer, fotoğraf ise bunu geleceğe taşır. http://www.dr.com.tr

En etkin uluslararası fotoğraf topluluklarından biri olan GPU (Global Photographic Union) üyelerinin fotoğraf sergisi Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu Sanat Galerisinde  14 Mayıs  2018 'de saat 18:30 da açılıyor. Sergi açılışına GPU Başkanı Manolis Metzakis ve GPU Başkan Yardımcısı Richard John Law 'da katılacak. Sergide dünyanın çeşitli ülkelerinden ve GPU üyesi Türk fotoğraf sanatçılarının 40 eseri 10 Haziran 2018 tarihine kadar Ankaralı fotoğraf izleyicilerine sunulacak. Sergi açılışında  TFSF ve GPU arasında ortak projelere yönelik bir işbirliği protokolünün de imzalanması bekleniyor. Sergi daha sonra TFSF Galeri Zinciri projesi kapsamında Türkiye'nin çeşitli illerindeki dernek galerilerinde sanatseverlerin izlenime sunulacak. Sergide eseri bulunan fotoğrafçılar: Afadhil Najat-Suudi Arabistan, Alpheren Akharman-Türkiye, Alami Azzedin- Fas, Chen Ji - Çin, Chung John- Singapur, John Couibias-Güney Afrika, Demetilla Maria Rosa d'Elia - Arjantin,Ehrahim Isa...

40 yıllık harika bir kariyere sahip foto muhabir Santi Visalli’nin Retrospektifini bulabileceğiniz bu kitapta Robert De Niro, Charlie Chaplin, Salvador Dali, Beatles ve Akira kurosuwa gibi 60 ve 70’lerin ünlü yüzlerin fotoğraflarına rastlayacaksınız. Kitabı satın almak için tıklayınız.

New York’un İnsanları: Öyküler, New York sokaklarında beş yıl süren yenilikçi bir çalışmanın ürünüdür. Bu beş yılda Brandon Stanton sokakta durdurduğu on binden fazla yabancıyla röportaj yapıp onların fotoğraflarını çekmiş ve bunları Humans of New York isimli blogunda paylaşmıştır. Bu kitapta ise fotoğraflara eşlik eden röportajlar daha da derinleşiyor ve bloga ün kazandıran içten anlatımı ortaya koyuyor. Bazıları muzip, bazıları yürek parçalayan bu öyküler, çeşitli sosyal medya platformlarında on beş milyon kişi tarafından takip edilmiştir. Kitabı satın almak için tıklayınız.

Karşıyaka Belediyesi Hamza Rüstem Fotoğraf Evi İzmir’in en köklü fotoğraf stüdyolarından biri olan Hamza Rüstem Fotğrafhanesi’nin yaklaşık yüzyıllık bir geçmişe sahip olup arşiv ve fotoğraf makinası koleksiyonundan oluşmaktadır. Koleksiyonu torunu Mert Rüstem Karşıyaka Belediyesi’ne bağışlamıştır. Fotoğraf Evi’nde, tarihi değere sahip orjinal fotoğraf makinaları, fotoğraflar, fotografik efemera (antika ve koleksiyon  değerine haiz değerli kayıt), çeşitli fotoğraf makinası ekipmanları, tarihi, ticari ve erken yüzyıla ait tipik bir fotoğrafhane stüdyosunun canlardırıldığı etnografik nitelikli tarihsel stüdyo ve karanlık oda ve gezici camera obscura bulunmaktadır. Hilmi Nakipoğlu Fotoğraf Makineleri Müzesi İstanbul Bakırköy'de bulunan müzede Hilmi Nakipoğlu'nun topladığı fotoğraflar ve fotoğrafçılıkla ilgili malzemeler sergileniyor. 1896 model fotoğraf makinesinden günümüze kadar geniş bir yelpazede çeşitli marka ve ölçüde bine yakın fotoğraf makinesi bulunmakta.  Taşınab...

2189 maddeden oluşan bu çalışmada, fotoğraf kavramları, terimleri, sembolleri, kısaltmalar, kimyasallar bir başvuru kaynağı şeklinde düşünülerek hazırlanmıştır. Hem geleneksel hem de sayısal fotoğraf ( sayısal makinelerden akıllı telefon uygulamalarına kadar) güncel olarak ele alınmıştır. Her maddenin İngilizce karşılığından sonra, ilgili maddenin açıklaması yapılmış, daha fazla bilgi almak isteyenlere de kimi de makale, kitap ya da web adresi önerileri verilmiştir. Ülkemizdeki fotoğraf derneklerine, fotoğraf ve haber ajanslarına ve ayrıca fotoğraf alanında yapılmış tüm tezlere yer verilmiştir. Yrd. Doç Bülent Erutku Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümünde öğretim görevlisi olarak ders vermektedir. Kitabı satın almak için tıklayınız.

Kıtaların geçiş noktası olan Boğaziçi ve bu geçiş noktasında bulunan Üsküdar, tarihi kimlikleriyle şehirlerin yaşayan bir varlık olduklarının kanıtıdır. Sahip olduğumuz bu değerlerin, kaybettiğimiz unsurlarla beraber bir sonraki nesle aktarılması bu bakımdan önem arz etmektedir. Ancak yapılan araştırmalarda en büyük sıkıntı kaynak sorunudur.  Kaynak olarak çok sayıda özel koleksiyonlara ait fotoğrafların kullanıldığı, Üsküdar’da ve Boğaziçi’nde meydana gelen fiziki ve sosyal değişimlerin yer aldığı bu eserde, gelişi güzel kararlarla yok edilen tarihi ve dini yapıları geçmiş dönemlerdeki ulaşım imkânlarını ve Boğaziçi yaşayışını bulacaksınız.  Şehirlerin tarihi kimliğinin korunması ve yaşatılmasının önemini görsel kaynaklarla bizlere açık bir şekilde ifade eden Üsküdar ve Boğaziçi adlı kitabımızın, okurlarımıza ve konu hakkında araştırma yapacak değerli araştırmacılara katkı sağlanmasını temenni ederiz.  Kitabı satın almak için tıklayınız.