Foto Gaste

Işığın avcısı, siyah ile beyazı harman eden bir adam. Salvador Dali’ye “faşittir o herif” diyen de odur. “Fidel Castro’dan çok etkilendim” diyen de. Meslektaşına zulüm yaptı diye patronunu sille tokat dövüp, ceketini alıp çıkan da odur. Yıllarca hayal ettiği dünya starını karşısında görünce çekmekten vazgeçen de odur. Atatürk’ün önünde fotoğraf çektirmeyen başbakanı dakikalarca kovaladıktan sonra punduna getirip çeken de odur, Allah yazılı cami duvarında iki çarşaflı kadını çekmek için saatlerce bekleyen de. “O artık bizden” diye sevinenlere “hiç birinden değilim, doğru bildiğini söyleyen ve işini yapan bir foto muhabiriyim” diyen de odur. Afrodit ile Nuh’un Gemisi’ni aynı kadrajda buluşturan da... 6-7 Eylül’ü bütün gerçekliğiyle yaşayan da, 4 kere savaş cephelerinde kurşun yağmuru altında kalan da. Bu kitapta Ekrem Ataer’in Ara Güler’le yaşanmışlıkları üzerinden yaptığı sohbetlere ve inanılması güç hikayelerine tanık olacaksınız. Asıl önemlisi o hikayeler ve dönemsel...

Üsküdar Belediyesi usta foto muhabiri Ara Güler için vefa gecesi düzenliyor, 12 Ocak Cuma akşamı  Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi' nde gerçekleşecek olan programa  tüm fotoğraf seveler davetli. Detaylı bilgi için tıklayınız.

Dijital bir evrimin eşiğinde gazetecilik pratiklerinin de değişmeye başladığını görüyoruz. Bu değişimde görüntülerin oynadığı başat rol, fotoğrafın çok daha yaygın ve popüler bir iletişim formuna dönüşmesine yol açıyor. Yaşadığımız çağı, olayları, gelişmeleri anlama ve algılama konusunda görsel gazeteciliğin etkisi, gazetecilik mesleğini çok daha önemli kılıyor. Bu kitapta manşet illüstrasyonlarıyla başlayan basın fotoğrafçılığının görsel gazeteciliğe dönüşüm süreci ele alındı. Kavramsal konuların yanı sıra basında fotoğraf uygulamaları, mesleki pratikler, etik ve yasal düzenlemeler gibi gazetecilik mesleğinin gerekliliklerine de değinildi. Kitap özellikle görsel gazetecilere ve gazeteci adaylarına yol gösterici bir nitelik taşıyor.  Görsel gazetecilik hayatı anlama ve anlamlandırma konusunda insana sayısız fırsatlar sunan bir meslek. İnsandan alıp insana aktardığımız, kaynağın ve hedefin insan olduğu bu meslek; keşfedilmeyi bekleyen gizemli bir dünyaya gerçekleştirilen yolc...

Mixer, 27 Ekim-9 Aralık tarihleri arasında foto muhabirliği konusu üzerine sanatçılar Kürşat Bayhan, Çağdaş Erdoğan, Furkan Temir ve Murat Şaka’nın fotoğraf medyumuyla ürettikleri işleri “Devinim Algısı/Sense of Movement” başlıklı sergide bir araya getiriyor. Sergi Türkiye ve dünyanın son bir yılına ışık tutarken, aynı zamanda günümüzde fotoğrafçılık ve haberciliğin kesiştiği ortak alanlara da parmak basıyor.

Türkiye Foto Muhabirleri Derneği'nin düzenlediği TFMD Yılın Basın Fotoğrafları 2017 yarışmasında, Depo Photos adına çalışan foto muhabiri Osmancan Gürdoğan,15 Temmuz gecesi çektiği kare ile “Yılın Basın Fotoğrafı 2017” ödülünü aldı. Bu yıl 32’ncisi düzenlenen ve Türkiye’nin en önemli medya organizasyonları arasında yer alan ve basın fotoğraflarının ödüllendirildiği tek yarışmaya, 2016 yılına damga vuran olaylardan 3 bine yakın fotoğraf katıldı. Antalya’da Rixos Downtown’da ve İstanbul’da toplanan jüri üyeleri 8 kategoride 29 fotoğraf ve 7 seriyi ödüle layık gördü. Ödül alan kareler ilk kez 3-9 Nisan tarihleri arasında Panora AVM’de Ankara’da sergilenecek. Yarışmanın ödülleri ise Mayıs ayında Ankara’da yapılacak törenle sahiplerini bulacak. Ödül alan kareler, derneğin web sitesi www.tfmd.org.tr adresinde sunuluyor.

Kırmızı Lale Film Festivali’ 4. yılında “Zorunlu Göç” teması işleniyor. Bu kapsamda  foto muhabir Emin Özmen’in ‘LIMBO’ (ARAF) adlı sergisi Galeri NIFFO’da,  ( PRETORIALAAN 4B, 3072 EM ROTTERDAM) görüleribilir. Hollanda’nın Rotterdam kentinde 21 Mayıs tarihinde açılışı olacak sergi, mini bir konser eşliğinde ziyaretçilerin beğenisine sunulacak. Göçmenlerin hikayesini anlatan sergi sergisi aynı zamanda Eindhoven’da 21 Mayıs – 4 Haziran tarihleri arasında Eindhoven Natlab sinemasında izleyenlerle buluşacak. “LIMBO” özelinde foto muhabir Emin Özmen zorunlu göç mağduru insanların yaşadıkları toplumsal çaresizliği mercek altına alıyor. Özmen 2012 yılından beri  Irak, Türkiye, Suriye ve Avrupa olmak üzere zorunlu göçün yaşandığı coğrafyalarda pek çok fotoğraf belgeledi.

20. yüzyıl basın fotoğrafçılığının yükselişine sahne oldu. Günümüz medyasının en güçlü malzemesi şüphesiz anı belgeleyen, haberi görselleştiren, durumu kanıtlayan haber fotoğrafıdır. Uluslararası dev ajansların tekeline aldığı haber fotoğrafı, nadiren bağımsız ve başarılı fotomuhabirleri tarafından da üretilebiliyor. Geçtiğimiz yüzyılda Türkiye'de örneğine pek rastlamadığımız bu üretim biçimi son 10 yılda internet ve sosyal medyanın gücü ile Türkiyeli fotoğrafçılar olarak bizlerin de tercih ettiği bir yöntem haline geldi. Türkiye basın fotoğrafının son yıllardaki en üretken ve başarılı isimlerinin başında şüphesiz Emin Özmen geliyor. Hem dünya ölçeğindeki başarıları hem uluslararası yayınlarda kullanılan fotoğrafları hem de yoğun temposuna rağmen yönetmeyi başardığı ajansı ile Emin Özmen, fotomuhabirliğinin Türkiye'deki en önemli isimlerinden. Karanlık Oda bu yıl ilk kez Emin Özmen ile birlikte deneyimli fotoğrafçılarla 2010 yılından bu yana  düzenlediği profesyonel atölye...

''Türkiye toplumu tarihinin en önemli dönemeçlerinden birinden geçerken hiç olmadığı kadar çok sayıda görüntü kaldı geride. Gezi Parkı işgalini, Taksim Meydanı’ndan sokaklara yayılan direnişi görüntüleyen binlerce kişinin topluca bir hafıza yaratma gayretine tanık olduk. Çeşitli biçimler alarak evrilip dönüşen isyan, görsel kayıt tutmaya çalışan fotoğrafçı ve videograflar için önemli verilerle doluydu. “Fotoğrafçılar isyanın her yerinde ve her anında bulunmaya çalıştılar. hiçbir tanıklıktan eksik kalmamak için olağanüstü bir gayret gösterdiler. Görüntüler, şimdiye kadar yaşadığımız toplumsal hareketler içinde en geniş etkiyi geleneksel medyada olduğu kadar alternatif mecralarda yer alarak yarattı. Bu durum görsel haberciler kadar güvenlik güçleri tarafından da fark edildi.

İstanbul’un tam orta yerinde bir semt yok ediliyor! Semtin dokusunu oluşturan sokaklar, sokaklara rengini veren binalar; konutlar, işyerleri ve orada yaşayan kadınlar, erkekler, çocuklar, gençler... binbir çeşit hayat imha/iptal ediliyor. Tarlabaşı “soylulaştırma”ya kurban gidiyor! Ayıp Şehir, bu imha sürecini tüm canlılığı, hiç de “estetik” olmaya yakıcı gerçekliği önümüze getiriyor. ( 09 Ekim 2012, Salı, 19:30) Yılların fotoğrafçısı Ali Öz, tam bir buçuk yıl boyunca Tarlabaşı’nı mesken tuttu. Kentin ve semtin yaşadığı “imha/iptal” sürecini kare kare kaydetti. Sokak sokak, adım adım. Azerisi’nden Pakistanlısı’na Afrikalısı’na, Bingöl depreminden İstanbul’a savrulanlardan Midye dolmacılara... Kahvehanelerden birahanelere, barlardan pavyonlara “kentsel dönüşüm” adı altında bir anda “buharlaşıveren” Tarlabaşı’nın suretini  çıkardı köşe bucak. Öz, gece-gündüz, yaz-kış tam birbuçuk  yıl boyunca izlediği, yazgılarına tanıklık ettiği, yaşamlarına eşlik ett...

Nezih Tavlaş'ın, fotoğrafın efsane ismi Ara Güler'in hayatını anlatan bu kitabında sayfalar akarken alttan da Türkiye'nin 80 yıllık tarihi geçiyor. Kitap, savaşlar, darbeler, medeniyetler, facialar ve dünyanın kaderini değiştiren insanlar ardında koşuşan Ara Güler'in yaşam boyu karşılaştığı inanılması güç öyküleri akıcı bir üslupla sunuyor. Usta Ara Güler'in her zaman doğru yer ve doğru zamanda olabilmek için nasıl çalışıp didindiğinin ve nasıl bir bedel ödediğinin de tanığı bu sayfalar. Dünya üzerinde fotoğraftaki gerçeklik akımının temsilcileri Alfred Stieglitz, Ansel Adams, Edward Weston, Henri Cartier Bresson ve Paul Strand'ın ardından Türkiye topraklarında yetişen Ara Güler'in büyük yankı uyandıran foto-röportajlarında, objektifinin odağına insanı oturttuğunu belirten Şenyüksel "Ama insanı var olduğu gerçeklikten koparmadan aynı oranda da estetik bir biçimde fotoğraflayarak bu efsane isimlerin arasında hak ettiği yeri alan Ara Güler gibi...