Fotoğraf: Bünyamin Aygün |
Dünyanın en prestijli fotoğraf ödülleri olarak kabul edilen World Press Photo ödüllerinin Spot News kategorisinde 2. olan ve bu ödülü 30 yıl sonra Türkiye'ye getiren Sabah gazetesi foto muhabiri Emin Özmen, aldığı ödül ve foto muhabirliği hakkındaki düşüncelerini Foto Gaste'ye değerlendirdi.
Üniversite yıllarında belgesel fotoğrafla ilgilenmeye başlamışsınız, hatta yapmış olduğunuz ödüllü foto röportajlarınız da var. Belgesel fotoğrafa yönelmenizi sağlayan şey neydi? Bu alanda idolleriniz var mı?
Fotoğrafla teknik münasebetimi tamamladığım zaman belgesel fotoğraf dışındaki alanların gayet manasız ve sıkıcı olduğunu gördüm. Kaydettiğim anın bir belge niteliği olmalıydı, ve mümkünse de yaşadığım dünyaya bir hizmeti olmalıydı. Laf olsun diye fotoğraf çekmek istemedim hiç, veya duvara asacağım bir fotoğrafım olsun gibi derdim de olmadı. Belgesel fotoğraf ve hatta daha da özele inersek fotoğraf öykücülüğü yapmaya çalıştığım şey. Fotoğraflar sıraya dizerek bir hikaye anlatmaya, tanık olduğum olayları öyküleyerek aktarmaya çalışıyorum izleyene. Ve mümkünse yaşadığımız dünyadaki sorunlara yaklaşmaya çalışıyorum. Küçükte olsa etkim hayata fotoğrafla müdahale etmek istiyorum…Fotojurnalizm diye adlandırdığımız şey tam anlamıyla…Hem kişiliği hemde fotoğrafa ve dünyaya yaklaşımı ile James Nachtway'i izliyor ve örnek alıyorum. Paulo Pellegrini, Yuri Kozirev, Benjamin Lowy, Oliver Laban Mattei, Pep Bonet işlerini beğendiğim ve düzenli takip ettiğim isimlerin bazıları...