Yüreği Çocuk Kalanların Hikayesi‏

Yüreği çocuk kalanların kahramanı Küçük Prens, dünyada pek çok dile çevrilen kitabıyla belkide en bilinen masal kahramanı. Fotoğraf sanatçısı Melissa Mey Küçük Prens hikayesinden etkilenen ve vücutlarına sevdikleri masal kahramanının dövmesini yaptıran çocuk kalpli yetişkinlerin fotoğraflarını çekerek bu masalı bu kez vücut diline çevirmiş. Kitabın ön sözünü kaleme alan Sunay Akın bu dile ''tence'' adını vermiş. Fotoğrafları yer alan modellerin Küçük Prens'e dair  hikayelerinin de yer aldığı Küçük Prens tenimde kitabının geliri  “baba beni okula gönder” projesi kapsamında kız çocuklarının eğitimine bağışlanacak.

İlham Veren Proje ''Küçük Prens Tenimde''‏

Melissa Mey

Küçük Prens Tenimde fikri nasıl oluştu ?

Fransız yazar Antoine Saint  de Exupery'i tanımayan yoktur sanırım. Ve onun  kült kitabı  Küçük prens’i. Bir küçük prens sever ve kitabının tüm dillerini toplamaya çalışan koleksiyoner olarak bu projeyi yapmak istedim.

Benim de tenimde tattoo olarak taşıdığım “küçük prens”i başka kimler taşıyor merak ediyordum. Kaç kişiyiz? Kalabalık mıyız ? O'nlar ne düşünerek yaptırdılar bu tattooları gibi sorularla başladı her şey. 

Çok fazla da duyurusunu yapmadım. Her şey arkadaşlardan ve sosyal medya üzerinden bir anda çoğaldı. Sonra gazete haberleri ve röportajlarla... öyle ki New York ve Avustralya’dan bile duyan dostlar olmuş. Hatta İtalya'dan tattoolarının fotoğrafını çekip yollayan ve projeye katılmak isteyenler oldu. 

Melissa Mey Röportaj

Gezgin ve sokak fotoğrafçısı Melissa Mey ile sanat ve fotoğrafa dair söyleşi; 

Mey, genç yaşta başladığı fotoğraf macerası üniversite yıllarında plastik sanatlara yönelse de profesyonel olarak yapmaya karar verdiği eski tutkusu olan fotoğrafa nasıl döndüğünü ve fotoğrafa dair görüşlerini paylaştı.

Fotoğrafa çok genç bir yaşta ilgi duymaya başlamışsınız, sizi fotoğrafa yönelten süreci kısaca anlatabilir misiniz?

Bazı anları çok net hatırlarsınız tüm bir zaman içinde ki bende o anı çok net hatırlıyorum. Fotoğraf hikayem eve gelen bir akrabamın zenith marka kamerasını çok beğenip, almak istemekte ısrar edince   harçlığımı biriktirip almamla başladı. 9 yaşındaydım ve fotoğraf konusunda hiçbir fikrim yoktu. Aileden gelen bir eğitim ya da usta çırak ilişkisi de olmadı ne yazık ki. Tamamen bir sihirli kutuydu benim hayal dünyam için ve tüm harçlığımı yiyen ama aşık olduğum bir canavar. Sokağımızdaki ( ki hala duruyor ) fotoğraf stüdyosuna baskı ve film için gittiğimde bulduğum fotoğraf dergilerinden başladı ilk eğitimim. Elbette bu konuda ilk ustam Ara Güler olmuştur. Klasik bir hikaye gibi görünse de bu benim hikayem ve ustalar başrolde.