
“Fotoğrafçı, deklanşöre her bastığında hem kendi, hem de toplumsal belleğe bir ek yapar. Biriktirir, biriktirir... Sonra bir gün bu biriktirdiklerinin, bir ‘görsel hafıza'ya dönüştüğünü ve artık bir anlamda ‘sadece' kendine ait olmadığına karar verir.
Ve bir şey daha belirginleşir; çektiği her fotoğraf, çekildiği zaman diliminde de ‘bir gelecek okuması'ydı... Üretilen her bir ‘şey', gelecek üzerine söylenen bir söz, dile getirilmiş ‘kaygı'lar üzerine metinlerdi.