Salı

Yılın Basın Fotoğrafları" Yarışmasında Ödüller Sahiplerini Buldu


Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (TFMD) tarafından 40 yıldır aralıksız olarak düzenlenen “Yılın Basın Fotoğrafları” yarışmasının 2024 sonuçları açıklandı. Bu yıl yarışmaya yaklaşık 6 bin fotoğraf gönderildi. Jüri, 6 farklı kategoride 22 fotoğraf ve 3 fotoğraf serisini ödüle layık gördü. Ayrıca “Türkiye Güzellikleri Fotoğraf Ödülleri” kapsamında 8, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın 15. yılı anısına düzenlenen yarışmada ise 3 kategoride toplam 8 fotoğraf ödül aldı. Yarışmaya 168 foto muhabiri, 241 fotoğrafçı ve 138 öğrenci olmak üzere toplam 547 kişi katıldı. Dağıtılan toplam para ödülü 250 bin TL oldu.

Yarışmada derece alan fotoğrafları TFMD web sayfasından görebilirsiniz





"Yılın Basın Fotoğrafı" Suriye'den

Hürriyet Gazetesi’nden Mert Gökhan Koç, Şam’da çektiği “Suriye Devrimi” adlı karesiyle "Yılın Basın Fotoğrafı" ödülünü kazandı. Suriye’de yaşanan değişimleri konu alan kareler; “Haber”, “Günlük Yaşam” ve “Foto Röportaj” kategorilerinde toplam 7 ödül aldı.


Onur Ödülü Mustafa İstemi’ye

TFMD’nin her yıl bir isme verdiği "Yaşam Boyu Onur Ödülü", bu yıl Milliyet Gazetesi’nin 82 yaşındaki usta foto muhabiri Mustafa İstemi’ye verildi.


İHA’dan İsmail Coşkun, Suriye devriminin ardından çektiği kareyle "Yılın Günlük Yaşam Fotoğrafı" ve “Jüri Özel Ödülü”nün sahibi oldu. Milliyet Gazetesi’nden Uğur Yıldırım ise "Haber Fotoğrafı" kategorisinde ikincilik elde etti.


Deprem Şehitleri Anısına Ödül

6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden 29 gazeteci ile 2011 Van depreminde yaşamını yitiren Cem Emir ve Sebahattin Yılmaz anısına verilen “Deprem Şehitleri Özel Ödülü”, Milliyet Gazetesi’nden Yavuz Özden’in Hatay’daki anma töreninde çektiği kareye verildi.


Spor, Doğa ve Türkiye Güzellikleri Ödülleri

“Spor Toto Yılın Spor Fotoğrafı” ödülünü, İtalya’da düzenlenen 26. Avrupa Atletizm Şampiyonası’nda Polonyalı atlet Ewa Swoboda’nın sevinç anını belgeleyen karesiyle Middle East Images’dan Yağız Gürtuğ kazandı.

“Yılın Çevre ve Doğa Fotoğrafı” ödülü ise Bitlis Nemrut Kalderası’nda kamp yapanların çadırlarını ziyaret eden bozayıları görüntüleyen İHA’dan Hakan Okay’a verildi.


TFMD’nin 10 yıldır amatör ve profesyonel tüm fotoğrafçılara açık olarak düzenlediği “Türkiye Güzellikleri Fotoğraf Ödülleri”nde birincilik, Trabzon Düzköy’de bir yaylada inekle köylü kadının dostluğunu yansıtan fotoğrafıyla Faysal Kamber’in oldu.

“Gökyüzünden Türkiye Güzellikleri” kategorisinde ise birincilik ödülünü Burdur’daki Salda Gölü’nü görüntüleyen Said Nuri Sargın aldı.


Coşkun Aral: "Foto Muhabirliği Hep Var Olacak"

Yarışmanın jüri başkanı Coşkun Aral, 40 yıldır kesintisiz düzenlenen bu organizasyonun büyük bir değer taşıdığını belirterek, “Foto muhabirliği mesleği hep var olacak. Teknoloji gelişse de doğru zamanda, doğru yerde olmak hâlâ çok önemli. Bu yarışma Türkiye’nin en köklü ve değerli organizasyonlarından biri” dedi.


Rıza Özel: "40 Yıldır Türkiye'nin Görsel Tarihine Not Düşüyoruz"

TFMD Başkanı Rıza Özel ise şunları söyledi: “Türkiye’nin kesintisiz düzenlenen en eski fotoğraf yarışmasını gerçekleştiriyoruz. Binlerce kare arasından yapılan titiz seçim süreci sayesinde, 40 yıldır Türkiye’nin görsel tarihine ışık tutuyoruz.”


Yılın Fotoğrafının Hikayesi

Yılın fotoğrafını çeken Mert Gökhan Koç, yaşanan tarihi anı şu sözlerle anlattı:

“8 Aralık sabahı muhalifler Şam’ı ele geçirerek Esad rejimini sona erdirdi. Emevi Meydanı’nda, Suriyeli gençlerin Hafız Esad’ın devrilmiş heykelini sürükleyerek özgürlük marşları söylediklerine tanıklık ettim. Bu kare, halkın yıllar süren mücadelesinin simgesi oldu.”


Jüri Kadrosu

Jüri başkanlığını foto muhabiri Coşkun Aral’ın üstlendiği yarışmanın jüri üyeleri arasında Depo Photos Yayın Yönetmeni Tolga Adanalı, İHA Genel Koordinatörü İrfan Altıkardeş, Akdeniz Üniversitesi GSF Öğretim Üyesi Uluç Ceylani, TRT Gece Bakışı Moderatörü Fuat Kozluklu, Getty Images Editörü Chris McGrath, TFMD Başkanı Rıza Özel, AP Türkiye Editörü Francisco Seco, TRT Spor Müdürü Erhan Seven, foto muhabiri Mustafa Seven ve fotoğraf sanatçısı Tamer Yılmaz yer aldı.

Ali Öz’ün Objektifinden Dansın İzinde

Usta fotoğrafçı Ali Öz’ün 40 yılı aşkın süredir biriktirdiği bale ve dans fotoğraflarından oluşan “Dansın İzinde” sergisi, 15 Nisan’da sanatseverlerle buluşuyor. Sergi, 14 Mayıs’a kadar ziyaret edilebilecek.

1983 yılından bu yana dünyanın dört bir yanındaki dans topluluklarını takip eden Öz, bu sergiyle izleyiciyi büyüleyici bir görsel yolculuğa davet ediyor. Sergide, sanatçının geniş arşivinden seçilmiş yaklaşık 60 fotoğraf yer alıyor.



Moskova Klasik Devlet Balesi, Bejart Ballet Lausanne, Bolşoy Tiyatrosu Bale Grubu, St. Petersburg Bale Topluluğu, Çin Ulusal Devlet Balesi ve Kiev Balesi gibi dünya çapında saygın toplulukların sahne performanslarından etkileyici karelerin yanı sıra, İstanbul Devlet Opera ve Balesi ile çağdaş dans dünyasından Zeynep Tanbay ve Beyhan Murphy’nin koreografilerinden anlar da izleyiciyle buluşuyor.

Ali Öz, sergiyle ilgili duygularını şu sözlerle dile getiriyor: “Dans ve bale fotoğrafı çekmek, ruhumu dinlendiren bir uğraş oldu her zaman.” Sanatçı ve yazar Merih Akoğul ise sergiyi şöyle yorumluyor: “Bir sanatı başka bir sanatla yorumlayabilmek, derin bir kültürel ve sanatsal donanım gerektirir. Dans gibi bedenin estetik ifadesine dayalı bir sanat dalını, fotoğraf gibi sabitleyici bir dilde aktarmak, teknik kadar yorum gücü de ister. Fotoğrafçının hem sahnedeki akışı yakalaması hem de kendi bakışını katması gerekir.”

“Dansın İzinde”, dans sanatının zarafetini ve enerjisini zamana karşı sabitleyen bu özel seçkisiyle 14 Mayıs’a kadar Üsküdar Nevmekan Sahilde  ziyaret edilebilir.

Çarşamba

Ara Güler Arşiv Serisi - İstanbul'un Vapurları

 Kıyıda, iskeledeki çocuklar, Haliç’in kayıkçıları her birini isimleriyle ezberlediğimiz şehir hatları vapurları, tepelerden koşa koşa indiğimiz Haliç’teki vapurlar kadar Boğaz’ın vapurları, Galata Köprüsü ahvali ve denizin oradan görünümü, kalafat yerleri, çımacılar, denizi seyreden başıboşlar, çarşı izni alan bahriyeliler… Aziz İstanbul, senin ne olduğunu sadece şairlerden değil, Ara Güler gibi üstadlardan da öğreniyoruz. Hiçbir kalıntı, hiçbir eser bizim neslin İstanbul’unu Ara Güler kadar iyi öğretemez. 

İlber Ortaylı




Kitabı satın almak için tıklayınız



Pazartesi

Kuşaklar Boyu Kadınlar Sergisi İFSAK'ta

İFSAK, Boğaziçi Üniversiteli fotoğrafçıların eserlerinden oluşan özel bir sergiye ev sahipliği yapıyor. "Kuşaklar Boyu Kadınlar" sergisi, 1-21 Mart 2025 tarihleri arasında ziyaretçilere açık olacak.


Boğaziçi Üniversiteli fotoğrafçılar, farklı kuşaklardan kadınları objektiflerine yansıtarak kadının toplumdaki yerini geçmişten bugüne ele alan bir sergiye imza atıyor. Fotoğraflarla, zaman içindeki değişim ve dönüşüm gözler önüne seriliyor.

Sergi süresince ziyaretçiler, bu özel seçkiyi keşfetme ve kendi bakış açılarını paylaşma fırsatı bulacak. Kadının toplumsal yolculuğuna ışık tutan bu sergi, anlamlı bir buluşma noktası sunuyor. 

Pazar

Foto Kitap Eczacıbaşı Fotoğrafçılar Dizisi 15-Gülnur Sözmen

 Eczacıbaşı Fotoğrafçılar Dizisi’nin yeni kitabı Gülnur Sözmen, kitabevlerinde yerini alıyor.

Eczacıbaşı Topluluğu’nun 50 yılı aşkın bir geçmişe sahip fotoğraf yayıncılığı geleneğinin günümüzde en önemli parçası olan ve Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı tarafından yayınlanan seri, her yıl değerli bir fotoğrafçının retrospektif kitabını, sanatsal bütünlük içinde ve referans kitap niteliğinde izleyicilere sunuyor.




Kitapta, duayen fotoğrafçı Gülnur Sözmen’in 1980’lerin sonlarından bugüne, Türkiye’de ve dünyanın farklı noktalarında, ağır sanayi tesislerinde, büyük şantiyelerde gerçekleştirdiği çarpıcı kareler ile, gezgin kimliğinin öne çıktığı seyahat fotoğrafları özenle seçilerek harmanlandı. Fotoğrafçılığın en külfetli alanlarında ve zorlu coğrafyalarda kadın olmanın getirdiği her türlü sorun ve engellere karşın kalıcı başarılarını sürdürmekte olan Sözmen kültür dünyamızda bir sembol kişilik olarak öne çıkıyor. 

Konsept ve tasarımı Bülent Erkmen’e ait olan, editörlüğünü Orhan Cem Çetin’in üstlendiği Eczacıbaşı Fotoğrafçılar Dizisi’nin on beşinci kitabı Gülnur Sözmen, Türkçe ve İngilizce olarak iki dilde sunuluyor.


Düğün ve Aile Fotoğrafları - Değişen İstanbul'un Tanıkları

 19. yüzyılda toplumların ve kültürlerin hayatında hemen her şey değişip dönüştü. Fotoğraf makinesi de bu dönemde icat edilerek çok hızlı biçimde gelişti ve bireylerin hayatlarına girdi. Böylelikle aristokratların o güne kadar sahip olduğu kendi görüntüsünü kaydetme şansına önce burjuvalar daha sonra da sıradan insanlar sahip olabildi.


Fotoğraf makinesi ile geçmiş geleceğe, uzak yakına taşınabiliyordu. Kısa sürede aile yaşantısının içindeki yerini alarak düğünlerin, ailelerin özel günlerinin “saklanmak ve aktarılmak” üzere kaydının tutulmasını sağladı. Bu görsel kayıtların oluşturduğu birikim “kültürel hafıza” kavramının da önem kazanmasında etkili oldu. Artık her aile ve birey fotoğraflarla kendi aile hafızasını “kurgulayabiliyordu.”


Bu kitap, hepimizin hayatında önemini hiç kaybetmeyen hatta bu hızlı değişim çağında daha da değer kazanan düğün ve aile fotoğraflarıyla kültürel hafıza arasındaki ilişkiyi ortaya koyuyor. Aile bireysel ve kolektif hafızaların hem sıradan insanın hem de ait olunan kültürün “büyük anlatısının” buluştuğu, harmanlandığı bir alan. Kişisel olarak algıladığımız, hatırladığımız veya unuttuğumuz herhangi bir olayda ait olduğumuz kültürün güçlü etkileri var.


Evlenirken neden fotoğraf çektirir ve saklarız?
Fotoğrafları kimlere gösterip, o kişilere neler söyleriz?
Fotoğraflar kaybolursa hayatımızda ne değişir?
Fotoğraflara bakarken geçmişi nasıl hatırlarız, geçmişten ne hatırlarız?
Hatırladıklarımızla fotoğraftan bize yansıyanlar doğru ve gerçek midir?
Hafıza hatırlar mı, unutur mu?
İşte bu kitabın cevap vermeye çalıştığı bazı sorular. Çalışma, ayrıca hafıza kavramının başlı başına ne olduğu, hafızanın kültürlerin ve bireylerin yaşamlarındaki yerini, fotoğraf ve nostalji, milliyetçilik ve tarih ile ilişkisini de ortaya koyuyor


Foto Kitap Cem Ersavcı

Cem Ersavcı fotoğraf alanındaki çalışmalarının daha geniş çevrelerce yeni yeni fark edildiği ve merak uyandırdığı yıllarda, hayatının ve kariyerinin erken bir döneminde, bir başka tutkusu olan motosiklet üzerinde seyahat edip dünyayı tanımak üzere yollardayken 2014 yılında aramızdan ayrıldı. Cem’in ailesi ve dostları, mevcut işlerini düzenleme ve arşivleme niyetiyle çalışmaya başladıktan sonra işlerinin gölgede kalmaması için,  annesi Hilal Aktopuk’un da arzusu ve teşvikiyle, bir kitap oluşturma kararı alarak  bu kitabın yayınlanmasını sağladı. “cem ersavcı”, Cem’in eserlerinden bir seçki oluşturup bunları kendisini ve işlerini tanımayanlarla buluşturabilmek; ailesi, arkadaşları ve sevenleri olarak ölümünün onuncu yılında Cem’i anmak ve çalışmalarının bilinirliğine katkı sağlamaya yönelik bir kapı aralamak dileğiyle hazırlandı. 




“cem ersavcı”, ölümünden sonra yayımlanan bir ilk kitap olarak, Cem’in bütün külliyatından fotoğraflardan ziyade onun ilgi alanları ve yaklaşımının çeşitliliği ve tutarlılığını yansıtacak, uzun süreli veya dönüp dönüp üzerinde çalıştığı, bir kısmını web sitesinde gün ışığına çıkarmayı yeğlediği ve kimisine maket kitaplar yaptığı “Bilinmeyen Ada”, “Kıyı”, “Sosyal Manzaralar”, “Dışarısı”, “Kuzey Ormanları” ve “Koruganlar” serilerine yer veriyor. Cem’in orijinal seçkileri ve hatta olabildiğince sıralamalarına sadık kalarak hazırlanan “cem ersavcı”, fotoğrafların ön planda olduğu, dingin ama seri sonlarında (ve kimi zamanda bölüm içlerinde) minik sürprizler barındıran bir tasarıma sahip.
 
Cem Ersavcı 1982 yılında Ankara’da doğdu. 2007’de Yıldız Teknik Üniversitesi Fotoğraf ve Video lisans programından mezun oldu. 2010’da Danimarka’da Danish School of Media and Journalism’in İleri Görsel Hikâye Anlatıcılığı Programı’na katıldı. 2011’de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fotoğraf Anasanat Dalı’ndaki yüksek lisans çalışmasını “Belgesel Fotoğraf Estetiğinde Bir Alt Tür Olarak Kişisel Anlatılar” isimli tezle tamamladı. 
Kişisel sergilerinin yanı sıra yurtiçi ve yurtdışında çeşitli karma sergilere katıldı, fotoğrafları çeşitli dergilerde yayımlandı. Çalışmalarında kentsel durumlar, mekânsal haller, bilhassa da insanın yeryüzüyle kurduğu ilişki üzerine odaklandı. Gerek hayatında gerek eserlerinde yol da esastı. Dünyayı, yaşadığı ve gezdiği coğrafyayı belgeleyerek anlama ve anlamlandırma arzusu, fotoğraflarının özünü oluşturdu. Fotoğraflarının bileşenlerinden biri de içerisi ile dışarısı arasındaki değişen ve yenilenen bağ idi. İnsanın yalnızlığı kadar toplumla kurduğu ilişkiyi ve birlik olma halini yansıttı. Görüneni de gizleneni de, var olanı da yok olanı ve yok edileni de göstermekten kaçınmadı. 25 Ağustos 2014’te aramızdan ayrılana dek serbest fotoğrafçı olarak çalıştı. 


Fotoğrafta Beliren Öteki: Bir Tutkunun Öyküsü

Fotoğrafta Beliren Öteki, Bir Tutkunun Öyküsünde ele alınan “öteki”, toplumsal mücadelesini fotoğraf aracılığıyla şekillendiren bireydir. Fotoğrafı yalnızca bir aktivizm aracı olarak görmekle kalmayıp, onu performatif bir anlatı biçimine dönüştürmüştür. Kitapta yer alan sanatçılar, ürettikleri görsellerle dönüşen kuir kavramının bir parçası hâline gelir.

Robert Mapplethorpe’un fotoğrafları, bedene odaklanan estetik bir anlayışın uzantısını sunarken; Claude Cahun, kimlik ve cinsiyet meselesini merkeze alan kurgular yaratmıştır. Fred Holland Day ise fotoğraflarını, tarihsel anlatıları ileten temsiller bütünü olarak tasarlamıştır. Fotoğrafı güçlü bir ifade biçimi olarak benimseyen bu sanatçılar, görüntünün kaydedildiği ilk andan itibaren fotoğrafı bir görünürlük alanı olarak içselleştirmiştir.




Fotoğrafta Beliren Öteki, Bir Tutkunun Öyküsü, işte bu görünürlük mücadelesinin izini sürerek, fotoğrafın kimlik, temsil ve toplumsal dönüşümde oynadığı rolü ele alıyor.



Foto Kitap Fotoğrafın Trajik Yolculuğu

 

Fotoğraf tarihi boyunca görsel hikâye anlatıcıları genellikle yansıttıkları tarihî ve toplumsal gelişmelerin gölgesinde kalsalar da bu akış içinde çok önemli bir rol oynadılar. İşte bu tarihin sessiz tanıklarına gönül borcunun bir ürünü olan Fotoğrafın Trajik Yolculuğu’nda döneminin toplumsal sorunlarına, savaşlara, devrimlere, büyük bunalımlara ve dönüşümlere tanıklık eden bazı fotoğrafçılar, toplumsal koşulların belirlediği yaşam öyküleri, üretimleri ve felsefi yaklaşımlarıyla sahneye çıkıyor. Raul Corrales, Alberto Korda, büyük usta W. Eugene Smith, Masahisa Fukase, Larry Burrows, Nan Goldin, Lars Tunbjörk, Francesca Woodman, Gökşin Varan bunlardan bazıları… “Aslanların tarihçileri olmadığı sürece avcılık tarihi her zaman avcıyı övecektir” diyen Afrika atasözü ile “Fotoğraf tüm sanatı fethetti; ama kendi karakterini yitirdi” savı arasında salınan bir sarkacın eseri olan bu kitabı, yirminci yüzyılın başından günümüze değin bir görsel tarih okuması olarak değerlendirmek de mümkün. Bu açıdan katkılara açık, tek başına bir yazarın değil dünyayı değiştirmek için yola çıkan yığınların “yeniden” yazabileceği bir toplumsal tarih umuduyla kaleme alınmış bir metin. Yaşadığımız, tekliğiyle benzersiz bir anın kıymet ve hikmetinden başlayarak sadece fotoğraf ve sanat üzerine değil, bir bütün olarak yaşadığımız dünyayla kurduğumuz ilişkiyi yeniden düşünmeye davet eden bir çalışma. 







Foto Kitap: Nusret Nurdan Eren

Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı tarafından yayımlanan ve Eczacıbaşı Topluluğu’nun 50 yılı aşkın fotoğraf yayıncılığı geleneğini sürdüren Eczacıbaşı Fotoğrafçılar Dizisi, her yıl önemli bir fotoğrafçının retrospektif kitabını sanatseverlerle buluşturuyor. Serinin on dördüncü kitabı, titiz çalışmaları ve güçlü kompozisyonlarıyla tanınan Nusret Nurdan Eren’e adandı.




 Eren’in üretim sürecini, temalarını ve biçim arayışlarını yansıtan bu kitap, sanatçının özenle seçilmiş karelerinden oluşuyor. Ekim 2023’te kitabın hazırlıkları tamamlanırken aramızdan ayrılan usta fotoğrafçı, kendine özgü tipolojileri ve disiplinli yaklaşımıyla daima hatırlanacak ve ilham vermeye devam edecek.

Bülent Erkmen’in tasarladığı, Orhan Cem Çetin’in editörlüğünü üstlendiği bu özel eser, Türkçe ve İngilizce olmak üzere iki dilde okuyucularla buluşuyor.




Cumartesi

Sergi:Nuri Bilge Ceylan Yolda

Sergideki tüm fotoğraflar Ceylan’ın daha önce hiçbir yerde sergilenmemiş yeni eserlerinden oluşuyor.

Sergi bu kez, Ceylan’ın Cezayir, Çin, Hindistan, Mısır, Rusya, Türkmenistan ve Türkiye gibi dünyanın çeşitli bölgelerinde çektiği portrelerden oluşuyor. Ancak bunlar istedikleri kadar birbirine benzemeyen farklı ülkelerde, farklı etnik ya da kültürel ortamlarda çekilmiş olursa olsun, kayda alınmış herkes sanki bir şekilde aynı koloninin insanlarıymış gibi görünüyorlar. Herkesi birbirine bağlayan, ortak bir noktada buluşturan belli bir duygunun varlığını hissetmek hiç de zor değil.



Bunun nedeni, Ceylan’ın bir söyleşisinde de belirttiği gibi, portrelerinde fotoğrafladığı insanların gerçek dünyalarını ortaya çıkarmaktan çok, onları kendi dünyasının kahramanları, ancak duygularıyla ulaşabildiği soyut bir gezegenin vatandaşları haline getirmeye çalışmasına bağlanabilir. Böylece her bir portre, fotoğraflanan insanların kendine has dünyasını anlamaya çalışan değil, belli bir insanlık durumunun ortaya çıkarılmasına hizmet eden bir tür aracı olur gider – tıpkı sinemadaki oyuncular gibi. Başka bir deyişle, bu fotoğraflarda gördüğümüz şey, Ceylan’ın iç dünyasından başka bir şey değildir belki de.

Sergiye eşlik eden aynı isimli video ise, yaratım sürecinin perde arkasından küçük bir kesit ortaya koyuyor ve üretim süreci ile ortaya çıkan eserleri belli bir kurguyla bir araya getirerek ikisi arasında herkes için farklı algılanabilecek bir koşutluğun kapısını aralamaya çalışıyor.

İzleyiciyi, farklı coğrafyalar arasında kişisel bir yolculuğa çıkarmanın yanı sıra insanın evrensel hikâyesine de tanıklık etmeye davet eden Yolda sergisi, 28 Ocak–23 Şubat 2025 tarihleri arasında Dirimart Dolapdere’de ziyaret edilebilir. 

Yılın Basın Fotoğrafları" Yarışmasında Ödüller Sahiplerini Buldu

Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (TFMD) tarafından 40 yıldır aralıksız olarak düzenlenen “Yılın Basın Fotoğrafları” yarışmasının 2024 sonuçl...