Foto Gaste

Türk fotoğraf sanatının öncülerinden İsa Çelik , izleyicilerle buluşan “Fotoğraf Yapmak” sergisiyle sanatseverleri etkileyici bir yolculuğa davet ediyor. Sergi, Çelik’in yıllar içinde geliştirdiği özgün fotoğraf anlayışını ve teknik ustalığını gözler önüne seriyor. Ziyaretçiler, fotoğrafın sadece bir görsel kayıt olmadığını, aynı zamanda sanatçının dünyayı algılama ve yorumlama biçiminin bir yansıması olduğunu deneyimleyebilecek. Çelik’in eserlerinde, ışık, kompozisyon ve hikâye anlatımı arasındaki güçlü bağ, fotoğrafın estetik ve kavramsal boyutlarını bir araya getiriyor. “Fotoğraf Yapmak” sergisi, 24 Eylül 2025’e kadar İstiklal Sanat Galerisi’nde ziyaret edilebilecek. Sanatseverler, Çelik’in fotoğrafları aracılığıyla hem teknik bir gözlem yapma hem de fotoğrafın kültürel ve duygusal etkilerini keşfetme fırsatını yakalayacak. Bu sergi, fotoğraf sanatına ilgi duyan herkes için hem ilham verici hem de öğretici bir deneyim sunuyor. 

Türk fotoğraf sanatının öncülerinden İzzet Keribar , özgün sanatsal tarzı ve Türkiye’de fotoğraf kültürünün gelişmesine katkılarıyla tanınıyor. Keribar, “Belki yaşamak için fotoğraf çekmiyorum ama güzel fotoğraflar çekmek için yaşıyorum” sözüyle fotoğrafa olan tutkusunu özetliyor. 1936 İstanbul doğumlu sanatçı, 1952’de kendi birikimleriyle aldığı ilk fotoğraf makinesiyle çekim yapmaya başladı. Ertesi yıl babasının hediye ettiği Leica IIIf ile fotoğrafa olan ilgisi ve dünyayı görme arzusu güçlendi. İstanbul’un değişen sokaklarını keşfederek çekim yaparken, şehrin büyüsünü fotoğraflarına yansıttı. 1956’da gönüllü olarak Kore’ye giden Keribar, burada foto-film subayı olarak teknik bilgi birikimini geliştirdi ve savaş sonrası Kore’nin belge niteliğindeki fotoğraflarını çekti. İş hayatı nedeniyle kısa bir ara veren sanatçı, 1980’te yeniden çekim yapmaya başladı ve 1997’den itibaren yalnızca fotoğrafa odaklandı. Keribar, sayısız kişisel sergi açtı, slayt gösterileri düzenledi ve kapsamlı b...

Tarihin İzinde Görsel Bir Yolculuk: Sultan II. Abdülhamid Dönemi Suriye , tarih ve fotoğraf meraklıları için eşsiz bir kaynak niteliğinde. Türkçe, İngilizce ve Arapça metinlerle hazırlanan bu kitap, 130 yıl önceki Osmanlı dönemi Suriye’sinin kültürünü, tarihini ve manzaralarını gözler önüne seriyor. Sultan II. Abdülhamid’in emriyle oluşturulan Yıldız Fotoğraf Albümleri ’nden derlenen kitapta, 200 siyah-beyaz ve renklendirilmiş fotoğraf yer alıyor. Sayfaları çevirdikçe: Hicaz Demiryolu ’nun inşa sürecini, Şam’ın eski sokaklarını , Halep’in görkemli kervansaraylarını , Çölün ortasındaki sessiz antik şehirleri keşfedeceksiniz. Sultan II. Abdülhamid Dönemi Suriye , yalnızca görsel bir tarih kitabı değil, aynı zamanda Osmanlı arşivinden günümüze ulaşan kültürel bir bellek yolculuğudur.  Kitabı satın almak için tıklayınız.

Kadın Fotoğrafçılar ve Feminist Estetik , cis ve trans kadın fotoğrafçıların çalışmalarını merkeze alarak fotoğrafta feminist bir estetiğin savunuculuğunu yapıyor. Kitapta, farklı dönemlerden ve coğrafyalardan 22 kadın fotoğrafçının en önemli eserleri analiz ediliyor. Yazar Claire Raymond , 19. yüzyıl Avrupa’sından 21. yüzyıl Afrika ve Asya’sına uzanan geniş bir tarihsel yelpazede fotoğraf çalışmalarını yakın okumalarla ele alıyor. Diane Arbus, Sally Mann ve Carrie Mae Weems gibi tanınmış sanatçıların eserlerini toplumsal cinsiyet, sınıf ve ırk bağlamlarında inceleyerek özgün yorumlar sunuyor. Ayrıca kitap, Kuzey Amerika yerlilerinin fotoğraf yoluyla nasıl temsil edildiklerini ve çağdaş Amerika yerlisi kadın fotoğrafçıların bu temsile nasıl karşılık verdiklerini tartışıyor. Raymond’un savunduğu temel fikir, hakiki anlamda politik olanın estetik kuvvetten doğduğu yönünde. Bu yaklaşım, estetik ile kültürel olan arasındaki kutuplaşmayı aşarak, fotoğrafın görüntü estetiğinden doğan yıkı...

Dijitalleşmenin etkisiyle fotoğraf alanında yaşanan paradigma kaymaları, günümüzde sanat ve medya tartışmalarının merkezinde yer alıyor. Bu kitap, “post-fotoğraf” bağlamında güncel perspektifleri ele alarak okura geniş bir bakış açısı sunuyor. Metinlerde; Fotoğrafın bellekle ilişkisi, İroni ve hümanizm tartışmaları, Hakikat ve siber kültür bağlantıları, Avangart ve hayal gücü ekseninde yeni okumalarderinlemesine inceleniyor. Bir yandan fotoğrafın farklı bağlamlarda nasıl dönüşüme uğradığını gözler önüne seren kitap, diğer yandan da post-fotoğraf kavramının sınırlarını ve günümüz görsel kültürü içindeki yerini açıklığa kavuşturuyor. Post-Fotoğraf, fotoğraf teorisi, dijital kültür, görsel sanatlar ve medya çalışmalarıyla ilgilenen herkes için güncel ve ufuk açıcı bir kaynak niteliğinde.

 Afrika’nın Ritmine Bir Davet, okuyucuyu doğanın kalp atışlarını duymaya çağırıyor. Her satırda neşenin rüzgârla bulutlara yükselişini, trajedinin kumlarla savruluşunu, insanlığın köklerinden gelen unutulmuş şarkıların sözlerini hissettiren büyüleyici bir yolculuk sunuyor. Bu kitapta: Doğanın gizemli fısıltılarını, Yüzyılların biriktirdiği hikâyeleri, İlk şarkıdan son yankıya uzanan bir melodiyi, Yaşamın kendisi kadar büyülü ve karmaşık bir dansı bulacaksınız. Her sayfa çevrildiğinde adımlarınız Afrika’nın kalbine dokunacak. Bu yolculuk belki onunla ilk dansınız olacak, belki de son… Afrika’nın Ritmine Bir Davet, edebiyat, kültür, doğa ve insanlık üzerine şiirsel bir keşif arayan herkes için benzersiz bir deneyim sunuyor. Kitabı satın allmak için tıklayınız.

Görsel Sosyoloji, belgesel fotoğrafçılık, görsel etnografi, işbirliğine dayalı görsel araştırma, görsel ampirizm, sembol çalışmaları ve sosyolojinin görsel olarak nasıl öğretilebileceği gibi temel konulara odaklanan kapsamlı bir kaynaktır. Kitap, belgesel fotoğrafçılığın sosyologlar için neden önemli olduğunu hem incelenen konular hem de görmenin toplumsal inşasına dair örneklerle açıklıyor. Yazar Douglas Harper, belgesel fotoğraf tarihindeki kadınların dışlanmasını ele alırken, son dönemlerde ortaya çıkan “cinsiyetli mercek” olgusuna, yani kadın bakışının belgeseldeki yerine dikkat çekiyor. Harper, görsel yaklaşımın sosyologlara yeni bakış açıları sunduğunu gösteriyor: Perspektifin algımızı nasıl şekillendirdiğini, Soyut kavramların görsel olarak nasıl temsil edilebileceğini, Sosyal değişimin fotoğraf aracılığıyla nasıl incelenebileceğini, Sembollerin kamusal sanat, mimari ve insan yapımı manzaraların yorumlanmasındaki rolünü ortaya koyuyor. Ayrıca kitap, görsellerin işbirlikçi araştı...

Sanatçı ve yazar Victor Burgin, 1960’ların sonlarında Kavramsal Sanat’ın en önemli figürlerinden biri haline geldi. Fotoğraf, Burgin’in sanat pratiğinde her zaman merkezi bir rol oynadı. Kamera başlıklı bu derleme, Burgin’in fotoğrafın ideolojik rolünü derinlemesine incelediği makaleleri bir araya getiriyor. Yazar; inanç ve değerlerin üretiminde, bellek, tarih, öznellik ve mekân anlayışında fotoğrafın nasıl bir etkisi olduğunu tartışıyor. Bu tartışmaları göstergebilim, psikanaliz ve feminizm gibi farklı disiplinlerle ilişkilendirerek geniş bir perspektif sunuyor. Son dönem çalışmalarında bilgisayar imgeleri ve sanal kamera üzerine yoğunlaşan Burgin, analog ve dijital imgeler arasındaki farklara değil, perspektif temelli temsil sisteminin sürekliliklerine odaklanıyor. Ona göre imge yalnızca optik bir deneyim değil; aynı zamanda psikolojik ve sanal bir olgudur. Burgin, ister kitap sayfalarında, ister galerilerde, ister internet ekranlarında olsun imgelerin benlik duygumuzu, toplumsal bel...