Foto Gaste

PİLEVNELİ, 27 Nisan – 26 Mayıs 2018 tarihleri arasında Tayfun Serttaş’ın ‘FLASHBLACK’ adlı kişisel sergisine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. 2011 yılında kamuya açılmasının ardından ilk kez bir galeri bünyesinde sergilenecek olan Maryam Şahinyan arşivi, sanatçının görsel arşivlerle süregelen ilişkisinin mekânsal bağlamda kurgulandığı en kapsamlı sergi olma özelliği taşıyor.  Tayfun Serttaş, arşivsel veri ile olan ilişkisini ‘bağlamdan kopartmanın (decontextualize) ve yeniden bağlama oturtmanın (recontextualize) koşulladığı transpozisyon’ üzerinden tanımlar. Kariyerinin çeşitli evrelerinde ustalıkla formüle ettiği farklı niteliklerdeki arşivler aynı zamanda birer pozisyon kaydırma girişimidir. Sergilerini zaman zaman farklı disiplinlerden duayenlerin pratiklerine adamaktan kaçınmayan Serttaş için günümüzde sanatçı ‘önerme’ ile mükelleftir. Serttaş’ın önermesinde arşiv nesneden ziyade, özneye dönüktür. Sanat yapıtına iliştirilerek/araçsallaşarak değil, sorunsalın ta kendisi olar...

Fotoğrafın  Usta İsmi Yusuf TUVİ'nin ''Vizörden Bir Yaşam Serüveni'' adını verdiği Fotoğraf Sergisi TFSF'nin yenilenen Ankaradaki Galerisinde 19 Nisan 2018 günü açıldı. 12 Mayıs 2018 gününe kadar açık olacak sergide insan yaşamının farklı ülkelerdeki görüntüleri yer  alıyor.  http://www.tfsf.org.tr

Nev, 2009 yılında, Galeri’nin kuruluşunun yirmi beşinci yılını kutlamak üzere, o sırada yirmi beş yaşında olan sanatçılarla ilk NEVNESİL sergisini gerçekleştirdi. Galerinin kendi ömrü ile onunla birlikte doğup büyüyen bir kuşak arasındaki ortaklıkları arayan NEVNESİL, bir defaya mahsus olmadı. 2009’dan sonra düzenli olarak her iki yılda bir gerçekleşen NEVNESİL, ortak bir sözün çoğunlukla ortak bir malzeme ile ifade bulmasına odaklandı. Dolayısıyla, bu zamana kadar sergiler, neredeyse ‘kendiliğinden’, tualler, kağıt işler, heykeller ve hazır nesneler etrafında toplandı. Şimdiki zamana ait bir NEVNESİL’in dili ise fotoğraf! 

Kova Art Space, 20 Nisan – 6 Mayıs tarihleri arasında fotoğraf sanatçısı Ajda Kara’nın ‘Rastgele Oyun’ sergisine ev sahipliği yapıyor.  Sanatçının Türkiye’de gerçekleşecek olan ilk kişisel sergisinde, geçmiş üretimlerinden ‘Pique -Nique’ ve ‘Olvidados’ adlı iki fotoğraf serisi ve sergiye ismini veren son dönem çalışması ‘Rastgele Oyun’ yer alıyor.  Ankara’da doğan, Fransa’da büyüyen Ajda Kara’nın üretimleri bu çok kültürlülüğün getirdiği kimlik karmaşasının yaratmış olduğu bir yere, bir bölgeye, bir kültüre ait olma duygusu ile şekilleniyor. Sanatçının işlerini üretirken referans aldığı en önemli unsur olan günlük hayatı, göz önünde tuttuğu kimlik, kültür, değişim gibi konuları daha renkli, önemsiz, oyunsal bir kurguyla bir araya gelerek izleyici ile buluşuyor. Sanatçının çalışmaları aynı zamanda mimariden etkilenen minimalizm ve sürrealizm ögelerinin aracılığı ile form buluyor.  ‘Rastgele Oyun’ şehir kimliklerinin planlanan keşfinden farklı olarak rastgeleliğin ama...

Her şey 2015 yılı Ocak ayı içinde çektiğim (serginin de afiş fotoğrafı olan) fotoğrafla başladı. O fotoğraftaki İngilizce sözler sokaklara bir başka gözle bakmamı sağladı. Evet,“hayat sokakta” idi ve grafitiler de o sokakların bir parçasıydı. Harcanan onca emeğe rağmen grafitiler, mural resimler, o güzellikler maalesef kalıcı olmuyordu. Pek çoğu ya zamanla üzerine çizildikleri panoların kaldırılmasıyla ya da duvarların boyanması veya hemen bitişiğine yapılan binalar yüzünden görünmez hale gelip kayboluyordu. Bana o coşkulu renklerin içinde zamanla yokluğa karışacak olmanın verdiği bir hüzün var gibi geliyordu. Oysa onlar sanki bizimle bir şekilde iletişim kurma çabası içindeydiler. Kent yaşamının koşuşturması içindeki insana ”Nereden gelip, nereye gidiyorsun? Dur biraz, soluklan, etrafına bir bak” der gibiydiler. İşte ben de çektiğim fotoğraflarda onların insanlarla saniyenin çok küçük bir diliminde kurdukları bazen mizahi, bazen dramatik anları yakalayıp yansıtmaya çalıştım. Bu foto...

Bomontiada ALT, 19 Nisan - 28 Nisan 2018 tarihleri arasında Burkay Şimşek ve Seda Kara'nın küratörlüğündeki ‘'Kuşatılmış'' isimli grup sergisine ev sahipliği yapıyor. Ron Fricke'nin "Baraka" isimli belgeseli ve Gustave Le Bon'un "Kitleler Psikolojisi" kitabından esinlenerek ortaya çıkan sergi, kalabalık kavramını ve beraberinde oluşan inziva duygusunu irdeliyor. Her gün duyulara yağan görsel ve işitsel kalabalık, bireyi fiziksel ve zihinsel bir yoğunluğa maruz bırakırken aynı zamanda kendi barakasını oluşturarak kendisiyle yüzleşmeye yönlendiriyor.  Bu sergi kalabalıkla bir hesaplaşma…  Aynı zamanda kalabalık tarafından kuşatılmış herbir birey için bir sığınak, bir baraka…  BomontiAda, Arton İstanbul, İstanbul Kültür Üniversitesi, Bozlu Art Project, Murat Araz, destekleriyle gerçekleşen sergide; “kuşatılmışlık” durumu, Ali Şentürk, Aydın Büyüktaş, Candaş Şişman, Elçin Acun, Murat Germen, Onur Mansız ve Ozan Atalan'ın resim, heykel,...

İstanbul Film Festivali için yürüttüğü özel proje kapsamında Muhsin Akgün, festivalin Ulusal Yarışma ve Yarışma Dışı bölümlerindeki filmlerde rol alan yeni nesil oyuncuların portrelerini çekti. Birbirinden güzel fotoğrafları içeren Festival Stüdyosu Sergisi 28 Nisan'a kadar FMV Galeri Işık Teşvikiye'de ziyaret edilebilir.

Bu yıl Ağustos 2018 'de Güney Afrika'da düzenlenecek FIAP Genel kurulu kapsamında 34. FIAP Siyah Beyaz Bienal Türkiye takımında yer alacak fotoğraflar belirlendi.  TFSF adına AFAD tarafından yürütülen organizasyonda bu yıl konu olarak "Annelik" seçilmişti, bu konuda dernek üyelerinden 46 kişi 144 eserle katıldı. Seçici kurul üyeliğini Hulki Muradi (MOF), İbrahim Yılmaz (AFAD) ve Osman Arsal (AFAD) yaptığı değerlendirme sonucu on eser Türkiye takımını oluşturdu.

Fotoğrafçı Ömer Tevfik Erten’in “Burçak” adlı sergisi 14 Nisan Cumartesi günü, saat 18.30’da Galata Fotoğrafhanesi Sergi Salonu’nda açılıyor. Galata Fotoğrafhanesi Fotoğraf Akademisi Belgesel Fotoğraf Programı 9. Dönem öğrencilerinden Ömer Tevfik Erten’in yeni serisi “Burçak”, Belgeler ’17 sergi dizisinin ilk sergisi olarak 14 Nisan-13 Mayıs 2018 tarihleri arasında izlenebilecek.

İnsan topluluklarını anlamaya ya da birbirleriyle kıyaslamayla çalışırken çok kullandığımız bir sözcüktür ‘kültür’. Kültürfizikten kültür mantarına sayısız kullanımı ve sosyal bilimlerdeki sayısı yüzü aşan açılımlarıyla açıklayıcı olabildiği kadar kimi zaman anlamayı güçleştirici bir işlev de üstlenebilir kültür sözcüğü. Kültürün belki de en veciz ve rafine tanımı ‘insanın doğaya cevabı’ olarak yapılanıdır. Bizi en çok heyecanlandıran fotoğrafların başında belki de bize başka bir kültürün görüntülerini sunan kareler gelir, çünkü bu karelerde içinde yaşadığımız kültürleri sorgulamak için taze bakış açıları, ipuçları buluruz. Fotoğraf bunu yaparken kendisini nesnel bir belge olarak ortaya koyabileceği gibi şiirin incelikli yolunu da seçebilir.  Timurtaş Onan'ın Batı Toroslar'daki yaşama dair fotoğraflarının sergileneceği “Masumiyet Öyküleri” 12 Nisan’da Galeri ARK’ ta fotoğraf severlerle buluşuyor ve şiirsel bir yolu seçerek bizi kendi yaşamımız ve kültürümüz üzerine düşünmey...

Hayat ayrıntılarda saklıdır.  Yaşamımız boyunca hep bir arayış içindeyizdir.  Gözümüzün önünde olanın dışındaki herşeye karşı bir arzu, tutku besler hayaller kurarız. Anında tohumunu ekip filizlendirip büyütürüz içimizde.  Hayat bizleri çiçek bahçeleriyle donatır, biz tahayyül ederiz.  Olmayan çiçek bahçelerimize her gün bir fidan daha ekleriz.  Hayatı da, detayları da, rengarenk kokulu çiçekleri de kaçırırız.  Çiçek  Onu bize sevdiren nedir sizce? Bence sırrı ayrıntılarında saklıdır.  O çiçeğe ne kadar doyasıya bakar, koklar, yaşarsanız; o kadar büyüleyici kalır hatıralarınızda.  Her eser, her yaratım bir çiçektir. Sizleri bugün Paris’in çiçeklerini koklamaya davet ediyorum. (1 5 - 30 Nisan) Dilara Kutay

Seyr-ederken Alemi, Ayşe Akhan fotoğraf grubunun, bir sene süren öğrenim sürecinin sonunda ortaya çıkan çalışmalarını sanatseverlere sunuyor. Evrende yer alan her şeyi kapsadığı ve katılımcılardan değişik kareler sunduğu için serginin adı “Seyr-ederken Alemi olarak ifade ediliyor. Portre, doğa, manzara mimari ve iç mekan çekimleri olmak üzere birbirinden farklı eserler bulunuyor. Daha çok İstanbul’u anımsatan kadrajlar ağırlıkta olurken, siyah beyaz çekimlerde kendini gösteriyor. Sergideki çalışmalara, fotoğraf eğitmeni Ayşe Akhan öncülüğündeki öğrenciler; Ayla Beşikçi, Ayşe Aycan Arıcan, Bihter Yılmaz, Bülent Özel, Büşra Akgümüş, Dilek Mert, Dilşat Yeğen, Esat Sarıkaya, Esra Kul Taşlı, Gülizar Sadıkoğlu, Gülşen Sayar, Nagehan Kösem, Olcan Tok, Osman Türkmen, Selma Topçu, Serpil Çiftçibaşı, Suzan Yılmaz, Suavi Mollaahmetoğlu ve Yavuz Selim Bayrak hayat veriyor. Her katılımcının iki ya da üç çalışması sergide yerini alıyor.

Video son dönemde popülerliği artan ve markaların tanıtımları için en çok kullandığı mecraların başında geliyor. Firmalar reklam ya da tanıtım içeriği gibi olmayan ve hedef kitle veya potansiyel müşterilerinin izlediklerinde iyi vakit geçirebilecekleri videolar  ile daha samimi bir iletişim kurmayı hedefliyor. Video Pazarlama Rakamları * Potansiyel müşterilerin %62’si video izledikten sonra online olarak ürünü satın alma eğiliminde Dijital pazarlamacıların %82’si video içeriği kullanarak müşterilerine ulaşmaya çalışıyor. * B2B organizsyonlarının ise %96’sı pazarlama kampanyalarında video içerikleri kullanıyor ve %73’ü aldıkları ROI hakkında olumlu yorumlar yapıyor. ABD'de  pazarlamacıların %65’i mobil video reklam bütçelerini arttırmayı planlarken, küçük işletmelerin %22’si önümüzdeki 12 ay içerisinde video içeriği paylaşmayı planlıyor. Online video izleyenlerin %75’i aynı en az bir reklam videosu ile etkileşimde oluyor. Ve en önemli iki madde; Kullanıcıların ...

İspanyol fotoğraf sanatçısı Chema Madoz, “Ars Combinatoria” isimli sergiyle 30 Mart – 27 Mayıs tarihleri arasında CerModern’de izleyiciyle buluşuyor. 1990’lardan itibaren kendine has bir tarzla gündelik hayatın içerisinden objeleri sürrealisttik imgeler yaratarak fotoğrafa aktaran Madoz, gerek fotoğraf yoluyla sanatı kendine özgü yorumlama şekli, gerekse şiirsel görme biçimiyle çağdaş fotoğrafın en önemli sanatçılarından biridir. Chema Madoz, “Bütünleştirmeci Sanat” (Ars Combinatoria) olarak tanımladığı kavramsal bakışını, 13. Yüzyılda yaşamış, bilgisayarın da mucidi olduğu düşünülen ve bütünleştirmeci sanatın gelişimine ışık tutmuş olan Katalan filozof, şair ve mistik Ramon Llull’dan esinlenmiştir. Hollanda Fotoğraf Müzesi, Rusya Hermitaj Müzesi, İspanya Ulusal Sanat Müzesi ve Almanya Fotoğraf Müzesi gibi pek çok uluslararası alanda kişisel fotoğraf sergileri açan Madoz’un Ankara CerModern’de sergilenecek işleri, sanatçının tüm kariyeri boyunca farklı evrelerini, gelişimini ve d...

FOTOTREK FOTOGRAF MERKEZİ, 28 Mart - 24 Nisan 2018 tarihleri arasında MAGH MELA - HİNDİSTAN isimli karma fotograf sergisine evsahipliği yapıyor...  Hindistan'da Ganj, Yamuna ve efsanevi nehir Sarasvati'nin birleştiği nokta Allahabad kentindedir ve Triveni ya da Sangam olarak adlandırılır. Her yıl binlerce Hindu Sangam'da bir araya gelerek kutsal nehirde yıkanarak dualar ederler, kutsanırlar... 6 yılda bir Kumbh Mela olarak adlandırılan bu döneme yıllık olarak Magh Mela denir.  10 - 19 Şubat 2018 tarihleri arasında 9 fotograf gönüllüsü Allahabad ve Varanasi kentlerinde bu kutsal dönemi fotograflamak üzere yollara düştüler... Yolculuğun ilk günü başkent Yeni Delhi'de fotograf çalışmaları yaptıktan sonra 4 gün Allahabad, 3 gün de Varanasi'de gündoğumundan geceye kadar çalışmalarına devam ettiler...  Fotograf izleyiciyle paylaşıldığında işlevini tamamlayan bir sanat dalı. İşte bu sergi yapılan çekim çalışmalarından seçilen 25 fotografın paylaşılması amacını taşıy...

'Fading Away' Türkiye'de ilk kez MSGSÜ bünyesinde FUAM tarafından düzenlenen ve bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilen 'Istanbul PhotoBook Festival'i (4 – 6 Mayıs 2018) paralelinde gerçekleşiyor. Yusuf Murat Şen, 'Fading Away' sergisinde, buluntu-fotoğrafların tekrar değerlendirilmesi üzerinden olgusal ve kurgusal olan ile, geçmiş ve bugün arasındaki bir sınırda ürettiği çalışmalarını sergiliyor. Kaybolmaya, dağılmaya, sararmaya başlayan imgelere yeni bir yaşam kazandıran sanatçı, eserlerini 'ıslak kolodyon' ve diğer antik fotoğraf tekniklerini uygulayarak üretiyor. Başlığını imgelerin solması, canlılığını yitirmesi, diğer bir deyişle ‘yok olması'ndan alan sergi ‘Fading Away', sanatçının bu seri için özel olarak sınırlı sayıda ürettiği eser niteliğindeki FotoKitap ile tamamlanıyor.   www.versusartproject.com

Pera Müzesi ve İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul kent tarihinin sosyokültürel yapısına ışık tutan plaj kavramını İstanbul’da Deniz Sefası: Deniz Hamamından Plaja Nostalji sergisi ile mercek altına alıyor. Kuruluşunun 10. yılını geride bırakan İstanbul Araştırmaları Enstitüsü arşivinden ve farklı koleksiyonlardan derlenen bu sergi, 1870’lerden 20. yüzyılın ortalarına uzanan süreçte, deniz hamamından plaja geçişin devrim niteliğindeki hikâyesine odaklanıyor. Osmanlı halkının denizle olan ilişkisinin dönüşümünü büyük ölçüde I. Dünya Savaşı belirledi. Uzun süre mahremiyetin bir parçası olan denizde yüzmek sakıncalıydı, yasaktı. Suyla iç içe bir kent olan İstanbul’da, Batılılaşmanın etkisine rağmen halk 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren denizden tahta perdelerle ayrılmış “deniz hamamları” ile yetinmek zorunda kaldı. Önceleri ticaret, seyahat ve manzara gibi nosyonları çağrıştıran deniz Cumhuriyet’le birlikte yeni anlamlar kazanmaya başladı. Yerleşmeye başlayan laik toplum a...

Ansel Adams'ın geliştirdiği “Zon Sistem” ile ürettiği büyüleyici Batı Amerika manzaraları gündemimizde yok artık. Çünkü dijital çağda doğup büyümüş 21. yy.ın genç megapol sanatçılarının yaşayıp deneyimlediği şeyler bambaşka. Çünkü onların hayatında “Büyük Kanyon'lar “Ölüm Vadileri” yok. Belki de en önemlisi onların hayatında gece parlayan yıldızlar ve onlara bakılarak kurulan hayaller yok. Birer yığıntıya dönüşmüş yüksek binalar ve kentin kaosu arasında sıkışıp kalmış hikâye anlatıcılarının yaşamlarındaki gri tonlar ancak betonun tonları ile sınırlı. Aslında yaşadıkları kent hiçbir zaman kusursuz olmamıştı ve insanın doğa ile kurduğu ilişkinin sürekli değişimi ile kent sürekli bir çatışma alanıydı.

Emrah Karakurum, Ersin Gök ve Ferit Katipoğlu “Place, I want to be” adını verdikleri grup sergilerinde insanın mekanla olan ilişkisinin niteliğini, koşullarını ve boyutlarını bireysel pratikleri içinde fotoğraf aracılığıyla sorguluyorlar.  Sanatçı Ece Eldek serginin bağlamını şöyle yorumluyor: İnsanı hayvanlardan ayıran en belirgin özelliklerden biri, faniler içinde ölümsüz olanı olmasıdır herhalde. Evrende doğada sonsuz ve ölümsüzlükle çevriliyken, kendini de ölümsüz kılmak için devamlı üretir. Mekan da onun bu bağlamda geriye bıraktıkları içindedir. Aynı zamanda kendine mahrem olan özel bir yer belirlediği, tüm koşullandırmalarıyla içinde var olduğu; tüm sorumluluklarıyla, gün be gün eksilttiği duygu ve araçlarla içini doldurduğu, içe dönük bir küp. Sergi, 31 Mart - 18 Nisan 2018 tarihleri arasında bağımsız sanat inisiyatifi halka sanat projesi'nin Moda'daki galeri mekanında izleyiciyle buluşuyor. http://www.halkaartproject.net

Görünenin Ardındaki Singapur sergisi, yaşamını Singapur'da sürdüren fotoğraf sanatçılarının özgün bakış açılarıyla, ülkedeki gündelik hayatın “sıradan” kabul edilen manzaralarını izleyicilere sunuyor. Kendisi de fotoğraf sanatçısı olan TAY Kay Chin'in küratörlüğünde hazırlanan sergi, yaşadıkları ülkenin meselelerini konu edinen fotoğrafçıların bir araya geldiği PLATFORM adlı oluşumun iki yıllık ortak çalışmasının sonucunda ortaya çıktı. Derinlikli bir araştırma niteliği de taşıyan Görünenin Ardındaki Singapur sergisi, ülkenin bilinmeyen yüzünü, yerelden bir bakışla görünür hale getiriyor. Singapur tarihinin dönüm noktalarında, ânı kayda geçirmek amacıyla hazırlanan iddialı fotoğraf projeleri; 1984 tarihli Singapur'a Selamlar ve 1990'daki Singapur: Ada, Şehir kitapları farklı sonuçlar doğurmuştu. İlki, yaşama biçimine daha üstünkörü ve yabancı bir bakış sunarken, ikincisi “gündelik hayat” ve “sıradan olan”a ilişkin görece daha derinlikli bir araştırma niteliğindeydi. ...

Geçmiş birikimleri ile yarına dair öngörüler üzerine ‘görsel zaman mektupları' olarak tasarlanmış olan ‘Mektuplar', son 40 yılın okuması niteliğini taşıyor. Türk fotoğrafının önemli isimlerinden biri olan Kamil Fırat, sergiye dair yaklaşımını şöyle ifade ediyor: “Fotoğrafçı, deklanşöre her bastığında hem kendi, hem de toplumsal belleğe bir ek yapar. Biriktirir, biriktirir... Sonra bir gün bu biriktirdiklerinin, bir ‘görsel hafıza'ya dönüştüğünü ve artık bir anlamda ‘sadece' kendine ait olmadığına karar verir. Ve bir şey daha belirginleşir; çektiği her fotoğraf, çekildiği zaman diliminde de ‘bir gelecek okuması'ydı... Üretilen her bir ‘şey', gelecek üzerine söylenen bir söz, dile getirilmiş ‘kaygı'lar üzerine metinlerdi.

Mixer, Mediha Didem Türemen'in ikinci solo sergisi "Mitler"i, 3 - 23 Nisan 2018 tarihleri arasında Adahan İstanbul'daki tarihi sarnıçta gerçekleştiriyor. Sanatçının değişime zorlanan doğanın oluşturduğu durumları ele alan çalışmaları, fotoğrafın tanıklık ettiği zamanın dışında kurulan düşsel zamanı senaryolaştırmaya odaklanıyor. Çalışmalarını sinema, fotoğraf ve gravür alanlarında sürdüren sanatçı, "Mitler" ile değişen iklim koşulları ve öngörülemeyen doğa olayları sebebiyle gerçeküstü anlara tanıklık eden insanın, yeni inanç hikayeleriyle beliren efsanelerini anlatıyor. Belirsiz bir zamanda, belirsiz bir yerde "ben bin yıllardır buradayım" diyen ama insanın değişime zorladığı doğa; zamansız fırtınası, sisi, güneşi, bulutuyla insanın yaptıklarına tehditkar yanıtlar veriyor, hikayeler anlatıyor, efsaneler oluşturuyor. "Mitler" bu karşı duruşa tanıklık etmeye çağırıyor. Kafiyeli haller, artan güneşler, bir araya gelen dolunaylar bir yan...

Bilmeden Geri Dönmek, halka sanat projesi rezidans sanatçısı Jenny Rafalson'un kimlik kavramı üzerine kurduğu bir sergi/araştırma projesidir. Rafalson dört yıldan bu yana sürdürmekte olduğu çalışmasında kendi öyküsünden yola çıkarak göç ve yer değiştirmenin kimlik üzerinde yarattığı etkileri ve farklı kültürlerin ortak payda olarak aynı kişide buluştuğu zaman ortaya çıkan yansımanın görsel izlerini sürüyor.  Sovyetler Birliği dağılmadan önce bu topraklarda doğan ve küçük bir çocukken ailesiyle İsrail'e göç eden sanatçı artık olmayan bir ülkenin, olmayan vatandaşı olmayı, Rusya'nın kendi belleğinde kalan izlerini, göçmen olarak Tel Aviv'de büyürken hissettiklerini, sanatsal bir süzgeçten geçirip ele alıyor. İki ya da daha fazla kültür arasında gidip gelen ve yoğrulan kimliklerin yansımalarını İstanbul'da gerçekleştirdiği fotografik çalışmalarla izleyiciye sunuyor. Sergi, Rafalson'un Mart 2018'de İstanbul'da çektiği fotoğraf ve video işlerinden oluşu...