Foto Gaste

Palomäki’nin portreleri zamansız bir niteliğe sahip. Gözlemlediği konular ile duygusal olarak örtüşme yeteneğine sahip az sayıdaki fotoğrafçıdan biri olan Palomäki, sonsuz merak ve tutkusunun yansıması niteliğinde bir güven atmosferi yaratıyor. Bu bağ sayesinde, konu ettiği kişinin masumiyetini yakalamayı başarıyor. Gölgelerin içinden çıkar gibi gözüken bu portreler, gözlerindeki ifade ile bizi kendilerine çekiyor. Bu çalışmalar, Palomäki’ye benzer şekilde iç pusulalarını kullanarak insan ruhu içinde yolculuk yapmayı başaran sanatçılardan, Diane Arbus, Pierre Gonnord ve Francesca Woodman’ı akla getiriyor.

Mit ve ritüellerinden Orta Asya’da, Orta-Doğu’da İslam ve Şaman kültürlerinin izinde, acıyı ve öfkeyi aktaran Naz Köktentürk bu kez farklı bir coğrafyada, Batı Afrika’da animizmin anavatanı Burkina Faso‘da bir başka ritüelin, Voodoo’nun izlerini sürdü. Sanatçının uzun süredir üzerinde araştırmalar yaptığı “mitler ve ritüeller” çalışmasının son durağı olan Burkina Faso’ya yapmış olduğu yolculuklar sırasında çekilen fotoğraflardan oluşan “Bana onu geri ver, Voodoo” adlı sergi; bölge kültüründe sürekli karşımıza çıkan voodoo ritüellerini incelemektedir. Sanatçı genelden özele kara büyünün simgelerinde kişisel acıların, saplantıların ama en yoğun olarak tutkuların hikayelerini sorgulamaktadır. Fotoğraf sanatçısı Naz Köktentürk’ün kişisel proje sergisi “Bana Onu Geri Ver, Voodoo” 7 Şubat – 10 Mart 2018 tarihleri arasında BLOK art space Çukurcuma ’da gezilebilir.

Fotoğrafın büyük ustası Martin Parr , Mavi ekibinin seçtiği yeni nesil zanaatkarları işleri başında ya da ürünleriyle fotoğraflayarak güncel İstanbul'u belgelerken, hayatını sıra dışı el işçiliğiyle kazanan genç girişimcileri de sergiliyor ve bu büyülü metropolden doğan tasarım anlayışının farklı bir kapısını aralıyor. Şimdiki İstanbul’da Ustalar, Mavi’nin doğup büyüdüğü kentin, ustalarına duyduğu saygının buruk ve umut dolu bir ifadesi. Kitabı satın almak için tıklayınız.

Özkan  Samioğlu’nun Kumüstü Yaşamlar – Meşe fotoğraf sergisi, 6-24 Şubat 2018 tarihleri arasında FMV Galeri Işık ’ta sanatseverlerle buluşacak.

Tarabalar... Dünyanın ilk gezici kent belleği müzesi /Belgesel fotoğraf sergisi:" sevdiğimiz, tanıdığımız, tanımasak da hikayelerini duyarak büyüdüğümüz insanların ;yaşadığımız,ucundan yakaladığımız, yaşamadığımız ama dinlediğimiz zamanların fotoğraflarını ayn evlerde küçük parçalar halinde dururken, hepsini bir araya getirip yarattığın büyük resim için; bizde olmayan fotoğraflarda karşılaştığımız bir detayla-insan, mekan,eşya hafızamızda saklayıp unuttuğumuz hatırlamalarımızın yarattığı küçük mutluluklar için ve bizden bağımsız,zararsız bir aidiyet duygusuyla (Ayancıklılık) bağlı olduğu-muz şehrimizin farklı dönemlerinin sosyal, politik,ekonomik belgeseli Adı Ayancık Belgeseli de olsa, aslında genç cumhuriyetin, aydınlanma çağının aydınlık yüzlerinin hikayesi ... hepimize kendi hikayelerimizi hatırlatıp anlatan ... Ayancık özelinde, bir Türkiye hikayesi ...  Bilmeyene dipnot: taraba,tahta bölme,çit ... evlerin sınırını belirler ... komşu bahçeleri birbirinden ayırır. komşunuz s...

Oğuz Karakütük danışmanlığında gerçekleşen ve her döneminde başka bir fotoğrafçıya selam gönderen Açık Atölye’nin yedinci dönemi Selen Tuğrul ve İbrahim Karakütük asistanlığıyla bu kez Ali Taptık’ın Kaza ve Kader işinden ilham alıyor. Sergi 27 Ocak-18 Şubat 2018 tarihleri arasında Ka Salon’da görülebilir. Açık Atölye, katılımcılarına fotoğrafı bir ifade biçimi olarak kullanmanın adımlarını atmayı öğretmeyi hedefleyen üretim odaklı bir atölye. Fotoğrafı benzer biçimde kullanan fotoğrafçıları anlama çabasını da bir o kadar önemsiyor. Atölye katılımcılarının üreteceği projeler için belirlenen bir konu/kavramdan yola çıkarak her bir katılımcının atölye sonuna kadar bireysel bir çalışma üretmesi bekleniyor. Bu sayede, katılımcıların bir konu üzerinde yoğunlaşarak çalışmayı deneyimlemelerini ve bu deneyimin gelecek projeleri için bir adım olması amaçlanıyor. Açık Atölye ’nin yedinci döneminde belirlenen çıkış noktası Ali Taptık’ın Kaza ve Kader çalışması oldu. Katılımcılar süreç boyunca...

Son yıllarda bellek fenomeni, felsefenin, bilişsel bilimin, kültürel çalışmaların, tarihin, siyaset biliminin ve sanatın en önemli kavramlarından biri haline geldi. Bu seminer dizisinde çağdaş felsefenin bellek, hatırlama ve unutuş üzerine sorduğu sorular psikoloji, psikanaliz, sosyoloji, fotoğraf, mimarlık ve görsel sanatlar disiplinleri içerisinde düşünmeye çaışılacak. “Fotoğraf: Bir kırık ayna. Fotoğraf ve bellek arasındaki aşk-nefret ilişkisi” Bireysel belleğin egoyu koruyacak biçimde dinamik ve değişken olmasının muhtemelen hayatta kalma değeri var. Ama bir yandan da bu değişkenliği, uçuculuğu fark etmek hayli korkutucu. İnsanların deneyimlerini kayıt altına alma iştahı bu korkudan kaynaklanıyor olsa gerek. Fotoğrafın bulunmasından bugüne bir patlama halinde gelişmesi ve bir protez görsel hafızaya dönüşmesi böylece açıklanabilir. Öte yanda, fotografik kayıtların statik olması ve günümüzde kontrolümüz dışında varlıklarını sürdürmeleri başta dile getirilmiş olan işlevi ortadan ka...