Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haber Aracı Olarak Fotoğraf

Bu çalışma haber fotoğrafçılığı, fotoğrafçısı ve fotoğrafı üzerinedir. 1855 Kırım Savaşı ile haber fotoğrafçılığı başlamış ve bu savaşı fotoğraflayan Roger Fenton da ilk haber fotoğrafçısı kabul edilmiştir. O tarihten bugüne dünyada ve Türkiye’de her alanda olduğu gibi haber fotoğrafçılığı alanında da gün be gün çok şey değişmiş ve değişmektedir. Habere bakış açımız, haberin dili, haberde kullanılan fotoğraf tekniği ve teknolojisi, haberin yayınlandığı mecralar, haber fotoğrafçıları, fotoğraf ajansları ve sözgelimi savaşın, şiddetin, ölümün ve çekilen acıların görünürlüğü veya ciddi siyasi bir haberin magazinelleşmeye doğru evrilmesi gibi pek çok değişime rastlanmaktadır. Kitapta dönüşen yeni medya toplumunu, buna bağlı olarak değişen ve gelişen yeni habercilik anlayışı ve teknolojisini ve haber fotoğrafçılığı ve fotoğrafçılarının değişen yeni durum ve konumlarını konu edinen çalışmalar yer almaktadır. Kitabı satın almak için tıklayınız.

Foto Kitap:Fotoğraf Kuramı

Fotoğrafın güzel sanatların bir dalı olarak kabul edildiği ve düzenli bir şekilde sanat tarihsel içerik çerçevesinde değerlendirildiği günümüzde böylesi bir değerlendirmenin temellerine açıklık getirmek çok daha büyük önem taşımaktadır. Tuhaf bir şekilde 1980’lerden bu yana, fotoğrafçılığı kuramlaştırmak üzere çok az çalışma yapılmıştır: Sanatçılar ve tarihçiler, Charles Pierce’den Roland Barthes’e ve Pierre Bourdieu’ya uzanan eski kaynaklar üzerinden ilerlemeye devam etmişlerdir. Peki o halde fotoğrafçılığı kuramlaştırmanın en iyi yolu nedir? Fotoğrafçılık Kuramı, bir grup makaleden - Jan Baetens, Diarmuid Castello, Margaret İverson, Thierry de Duve ve Rosalind Krauss – önde gelen dokuz sanat kuramcısı ve fotoğraf eleştirmeninin konuşmalarından oluşuyor. Yirmi altı akademisyen, daha sonrasında konuşmalar üzerinde yorumlarını değişik biçimlerde sunuyorlar. Ayrıca kitabın içerisinde fotoğraf kuramlarının kısa tarihi ve iki tamamlayıcı özet makale bulunuyor. Alışılagelmedik yapısıyl...

Sergi: 67° 49′ 32″ KUZEY

TRT yapımı olan ve çekimleri Kanada’nın kuzey kutup bölgesinde gerçekleştirilen “67º 49’ 32’’ KUZEY” sergisi, nüfusunun büyük bölümü yerli halk İnuitlerden oluşan, yaklaşık 1500 kişinin yaşadığı Kugluktuk’ta geçiyor. Fransa vatandaşı Mathieu Dumond, 17 yıldır “evim” dediği bu kasabada, Inuit eşi ve 5 yaşındaki oğluyla birlikte yaşıyor. Yaban hayatı biyoloğu olarak çalıştığı, dünyanın en zorlu bölgelerinden biri olan bu topraklarda, aynı zamanda geniş yabanıl alanların ve yaban hayvanlarının çekimlerini yapmaya çalışıyor. Mathieu’nun öyküsü, yalnızca bir kişinin değil, tehdit altındaki doğal yaşamı ve kültürüyle, dünyanın en önemli coğrafyalarından birinin öyküsü. Belgeselin yapımı sırasında çekilen fotoğraflardan oluşan bir seçki, 3 Temmuz – 29 Eylül 2019 tarihleri arasında, Fransız Kültür Merkezi (Ankara) salonunda sergilenecek. TRT, Kanada Büyükelçiliği ve Fransız Kültür Merkezi’nin katkılarıyla düzenlenmektedir.

Henri Cartier-Bresson: Biyografi

20. yüzyılın en önemli fotoğrafçılarından biri olan ve düşünceleri ve  yarattığı kurumla fotoğrafa yön veren ve çağının en önemli olaylarına tanıklık etme şansına sahip olan Henri Cartier-Breson’un Fransa’nın zengin ailelerinden birinin çocuğu olarak dünyaya gelişinden ustası Andre Lhote’den aldığı resim derslerine, oradan Paris’in Sürrealist ortamlarına, Afrika’nın derinliklerine oradan Meksika’ya ve Amerika’ya, ünlü yönetmen Jean Renoir’a asistanlık yapmaya, İspanya İç Savaşında Film çekmeye, II. Dünya Savaşında Fransız Ordusunda görev yaptığı sırada esir düşüp üç defa Nazi kamplarından kaçmayı deneyip sonuncusunda başaran, 1947’de efsanevi MAGNUM ajansının kuruluşuna, 1952 yılında KARAR ANI makalesini yazmasına ve bir foto muhabiri olarak tanıklık ettiği toplumsal olaylara ve savaşlara kadar YÜZYILIN GÖZÜ sıfatını fazlasıyla hak eden sadece fotoğrafçı kimliğiyle değil aynı zamanda anti-faşist ve anarşist kimliğiyle de dolu dolu yaşayan fırtınalı ve çelişkilerle dolu bir kişiliği...

Sergi: “Anne, Anneler” – Lâm Duc Hiên

“Mekong, nehirlerin anasıdır,” demiştir bu nehrin kıyılarında muhtemelen 1966’da doğduktan sonra sürgüne gitmek zorunda kalan, mülteci kamplarında yaşayan, ardından Fransa gibi bir ülke tarafından evlat edinen ve kendine sürgünün çeşitli kat ve katmanlarından rengarenk ve değişken bir kimlik inşa eden o kişi. Önce kendi kimliğini, ardından da tüm kıtalarda fotoğrafladığı başkalarınınkini inşa eder, çünkü sürgün sadece bir coğrafya meselesi değildir, öncelikle siyasi, toplumsal, ekonomik ve aynı zamanda dilsel dışlanmayı dile getirir, öyle ki, insan kendini kendi ülkesinde bile yabancı konumunda bulabilir. İşte kendini hem Fransız hem Laos’lu olarak tanıtan ve bu anlamda Cioran’ın “insan bir ülkede değil, bir dilde yaşa ” düsturunu benimseyen Lâm Duc Hiên’in fotoğrafçılık çalışmaları esas olarak bu olguya tanıklık eder. ( İstanbul Fransız Kültür Merkezi 09.05.2019 - 25.08.2019) Lâm Duc Hiên’in imajları olumsuzdan yola çıkarak tanımlamayı reddettiği kadın ve erkeklere itibarlarını iade...

İki Arşiv, Bir Seçki: Ara Güler'in İzinde İstanbul

İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi, “İki Arşiv, Bir Seçki: Ara Güler’in İzinde İstanbul” adlı sergiye ev sahipliği yapıyor. İstanbul Modern ve Ara Güler Müzesi işbirliğiyle hazırlanan, iki kurumun koleksiyon ve arşivinden ortaya çıkan sergi, kentin 20. yüzyılın ortasından bu yana yaşadığı değişimi ve bu değişimin sonucu ortaya çıkan kolektif belleğin oluşumunda Ara Güler’in (1928-2018) fotoğraflarının rolünü görünür kılmaya çalışıyor. Kentler, kolektif belleğin şekillendiği ve sürekli güncellendiği alanlardır. Bu güncellemenin her jenerasyonda devam etmesinde fotografik kayıt önemli bir rol oynar. Dolayısıyla, bir kentin kimliğinin oluşumunda fotoğraf ortak belleği etkiler ve şekillendirir. Ara Güler’in fotoğrafları da, İstanbul söz konusu olduğunda kente dair ortak imgelem ve anılarımızın inşasında önemli bir yere sahiptir. “İki Arşiv, Bir Seçki”, Ara Güler’in kendilerine tekrar tekrar bakmaya davet eden fotoğraflarını arşiv malzemeleriyle bir araya getirerek hem Güler’in üreti...

Foto Kitap:Walter Benjamin / Fotoğraf Yazıları

“Walter Benjamin fotoğrafı hatırlatmaktan hiç vazgeçmedi. Tarih boyunca değişen, uyum sağlayan, gelişen bir şey olarak fotoğrafın izini süren güçlü bir fotoğraf eleştirmeniydi. Fotoğrafın bir tarihi, bir hayatı olduğuna inandı. [...] Benjamin’in gözlemlediği üzere fotoğraf iktidardakiler ve geleneksel sanata gereğinden fazla özlem duyanlar tarafından kötüye kullanılabilir ve kullanılmıştır da [...] Fotoğraf yozlaşabilir. İçinde bulunduğu zamandan ayrı düşebilir ya da (fotoğraftaki) özneleri genel olarak kötüye kullandığı gibi onu da kötüye kullanan baskıcı güçlerin güdümüne girebilir. Benjamin’in fotoğrafa dair ve fotoğrafın yörüngesindeki çeşitli yazılarıyla amaçladığı şey, panoramik bir bakışla okurunu bu aracın potansiyeli ve gerçekliği konusunda eğitmektir.” Walter Benjamin’in fotoğraf yazılarından oluşan bu derleme aşina olduğumuz fotoğrafa başka bir gözle tekrar bakma, işlevini, imkânlarını yeniden düşünme olanağı sunuyor; fotoğrafın zaman içinde kazandığı ve kazandırdığı farkl...