
Boomoon yüzyıllardan beri sanatçılara ilham kaynağı olan Boğaziçi'ne farklı bir noktadan bakarak projesini geliştirdi. Tekne turları sırasında dalgaların hareket halindeki yüzeyi sanatçının ilgisini çektiği için projenin tamamı su üzerindeki ışık, form, gölge ve yansımalara dayanıyor. Büyük boyutlu fotoğraflarında bu hareketli yüzeylerin görsel etkilerini çok farklı bir form diliyle ele alan Boomoon, çalışmalarında kullandığı diasec sunum tekniğinin de yardımıyla çok katmanlı izlenimleri izleyicilere sunuyor. İlk bakıldığında neyi gösterdikleri pek anlaşılamayan bu soyut fotoğraflar, dikkatli bakıldığında su yüzeyinin arka planını, bu planlardaki ışık, renk, gölge oyunlarını da izleyicilere aktarıyorlar. Kimi zaman balıkların, kimi zaman neyi betimledikleri belli olmayan renk prizmalarının bir görünüp bir kaybolmaları Boomoon'un çalışmalarını titiz bir kurgu anlayışıyla, her detayın hakkını vererek şekillendirdiğinin göstergesi.
Boomoon'un "Boğaziçi" fotoğraflarında mavi, yeşil gibi birçok rengin ve ara tonların adeta bir senfoniyi andırırcasına izleyicilere doğanın ritmini sunduğuna tanıklık ediyoruz. Sonsuza kadar tekrarlanacak olsa da her seferinde izleyeni farklı düşünce dünyalarına sürükleyen dalgaların ritmi, suyun yaşam kaynağı olarak yorumlandığı Zen felsefesine de gönderme yapıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder