
Fotoğraf ve video eserlerinde Aslı Narin; toprağın, suyun ve havanın ardına bir bakış atıyor.
Dünyadaki konumumuzu, fotoğraf makinesini doğanın içinde ve ötesinde gezdirerek sorguluyor. Narin, Öktem&Aykut’taki Akış isimli sergisinde, 2014 yılında Kasa Galeri’de gerçekleştirdiği Dönüş sergisinde olduğu gibi, kendisini keşfetmek için doğaya başvuran bireyin yolculuğunu sunuyor.
Narin, hem içimizdeki uğultuları, hem de bireyin toplumla dansını, doğaya ait dönüşüm ve hareketlere daha yakından bakarak anlamaya çalışıyor. Narin’in fotoğraflarında doğa, benliğimizin kestirilemez gelgitleri için bir haritaya dönüşüyor. Doğayı gafil avlamak istercesine, fotoğraf makinesini aniden kuşlara, yapraklara ve dalgalara yöneltiyor. Narin, siyah beyaz görüntülerin arkasında, yalnızca iç dünyamızın ipuçlarını aramıyor; çektiği fotoğraflara yaptığı müdahaleler ile ilk bakışta belli olmayan birtakım örüntüleri açığa çıkararak, toplumu devindiren gizil güçlerin de izini sürmeye yelteniyor.
Narin’in sergisi, izleyiciyi Hareket ve Durgunluk, En Büyük Coşkunluğun Pıhtılaşması isimli eserle karşılıyor. Adını Cees Nooteboom’un Gezgin’in Oteli isimli deneme derlemesindeki bir cümleden alan eser, Narin’in su üzerine bu cümlenin kendi el yazısı ile yazılmış halini yansıtarak deklanşöre bastığı bir anı kaydediyor. Kendisini bir gezgin olarak tanımlayan ve Modern Avrupa edebiyatının başlıca yazarlarından olan Nooteboom’un, gezginin gelgitli ruh haline işaret eden bu cümlesi, Narin’in sergisinin çıkış noktasını da teşkil ediyor.
Serginin öznesi, aklındaki türlü sorulara yanıt arayan bir doğa gezgini... Akış’ın, bir seriye ait olmayan bir diğer tekil eseri, Milyonlarca Parça ise, doğa gezgininin aklındaki türlü soruların doğada ancak misliyle yeni soru ile yanıtlanacağını ifade ediyor. Farklı düzlemlerde var olan ve hangisinin bir diğerinin yansıması olduğu kestirilemeyen uçuşan kuş figürleri, hem zihnimizdeki soruların, hem de doğadaki cevapların sonsuzluğunu ve uçuculuğunu gözler önüne seriyor.
Narin’in Karadeniz yaylalarının pusunu yakaladığı Girintiler serisi; kendisini sorularla yıpratan zihnin güzellik ve maneviyat ihtiyacını gideren bir yücelik arz ediyor. Geç modernitenin yorgun bireyi, pusun içinde kendisini rahatsız eden bir belirsizlik değil, bir kucaklayış; yalçın kayalar ve dik yokuşlarda ise egzotik bir bilinmeyen değil, çoktan fethedilmiş yurtlar tanımlıyor. Sergideki en kalabalık fotoğraf serisi olan Rüzgarı Düşün ise, kurdele tutan eller ile ağaç gövdelerinin yakın plan çekimlerinden oluşuyor. Girintiler’in tersine bu sefer merceğin arkasında, nesnelere daha yakından bakmak isteyen, böylelikle onları analiz ederek zihnini teskin edeceğine inanan bir göz var. Fakat aynı göz, nesnelerin büyüsüne teslim olmaya
Bu teslimiyetin hayati önemi, Narin’in Gelgit isimli videosunda açığa çıkıyor. Videoda Narin’in kendisini, gerilimli bir müziğin ve suyun gelgitini imleyen yansımaların ardında, huzurla uyurken görüyoruz. Doğanın görünür hareketlerinin arkasındaki asıl devinimleri sezdiren rüyaları olmasa; birey nasıl korkusuzca bakar uçurumlara ve ağaç kovuklarına; nasıl adım atar pusa; nasıl irkilmeden direnir aniden yön değiştiren rüzgara?
Görsel Sanatlar alanında İstanbul’da Sabancı Üniversitesi’nden lisans ve Londra’da Goldsmiths, University of London’dan yükseklisans derecelerini alan Aslı Narin (*1985), Yıldız Teknik Üniversitesi’nde doktora tezini hazırlamaya devam ediyor ve Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğretim üyeliği görevini sürdürüyor. Akış, Narin’in 2014 yılında İstanbul’daki Kasa Galeri’de
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder