
Sergide, Seza Bali, Olaf Otto Becker, Michel Comte, David Drebin, Gilbert Garcin, Özant
Kamacı, Şahin Kaygun, Michael Kenna, Ferit Kuyaş, Jose Maria Mellado, Isabel Munoz,
Metehan Özcan, Civan Özkanoğlu, Yusuf Sevinçli, Karen Stuke, Serkan Taycan ve Michael Wolf'un yapıtları yer alıyor.
DÜŞÜNMEN YETMEZ
Bu herhangi bir sergi değil.
Bir sanat galerisinde açılan bir sergi birçok sürekliliğin parçasıdır: Galeride o güne kadar
açılan ve o günden sonra açılacak sergilerin oluşturduğu sürekliliğin, ait olduğu dönemde
başka galerilerde açılan sergilerle beraber oluşturduğu bir dönem ruhunun, daha da geniş bir
bakışla, sanatsal iddialarının karşısına çıktığı toplumsal durumun.
Bu sergi Elipsis’in son sergisi.
Kurulduğu Ağustos 2007’den bu yana Elipsis’te 29 sergi açıldı, ‘Düşünmen Yetmez’ 30. ve son
sergi. Dolayısıyla yukarıdaki bağlamların ima ettiği sürekliliği yırtıyor.
Elipsis, açık olduğu süre boyunca İstanbul’da fotoğrafa odaklanan tek güncel sanat galerisi
oldu. Birçok öncü Türkiyeli fotoğrafçıyı temsil etti, onlarla sergiler yaptı. Yurtdışından da
birçok seçkin fotoğrafçıyla beraber çalıştı.
Bu sergi, Elipsis’in şu an itibariyle birlikte çalıştığı tüm sanatçıların yapıtlarından örnekler
içeriyor. Bu sanatçıların ve galeri yönetiminin ortak isteğiydi.
Peki Elipsis niye kapanıyor? Çünkü mevcut ortamda ticari bir sanat galerisi olarak varlığını
daha fazla sürdüremeyeceği belli oldu. Bu da bize her fırsatta ‘patlama yaşadığı’ söylenen
Türkiye sanat piyasasının durumu, kişisel ve kurumsal koleksiyoncuların Türkiyeli öncü ve
deneysel sanatçılara ilgisi, ve bu sanatçıların işlerini göstermeye ve sergiler yapmaya hazır
galeri ve benzeri mekanlara olan desteği konusunda daha gerçekçi bir manzara çiziyor. Sağlık olsun.
Galerinin kapanması karamsarlık uyandırabilir. ‘Düşünmen Yetmez’ Elipsis’in 7 buçuk yıllık
çalışmasına bakarak karamsarlığa gerek olmadığını gösteriyor: Galerinin beslediği ivmeyle
bakılırsa, bu ekip, güçlü, eleştirel ve kışkırtıcı işler üretmeye devam edecek.
Öncü ve eleştirel sanatın nasıl yeni etkileşim imkanları bulabileceğine dair ipuçları da sergide
saklı. Geleneksel sergileme imkanlarının engellendiği – kamusal desteğin zaten olmadığı,
özel desteğin ise az sayıda istisna bir yana, sanatın kendisiyle değil, yatırım değeriyle
ilgilendiği, üstelik bunu yaparken ülkeye hakim yeni ahlakı da tüm görkemiyle benimsediğini
göstermekten çekinmediği – bu ortamda, sanatçılar ve sanatla ilgilenenler yapıtın üretim
aşamasından bu ortamda çeşitli seviyelerdeki varoluşuna her şeyi baştan düşünmek
zorundalar. Bu bir angarya değil, tazeleyici bir keşif olacak.
Bitirirken, başlarken olduğu gibi, neşe ve kararlılıkla.
Nazım H. R. Dikbaş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder