
Varolmayan Resimler
kavramsal çerçevesini izleyici ile imaj arasında kurulan çok katmanlı ilişki
üzerine inşa ediyor. Çoğunluğu iki boyutlu yüzeyler olan farklı mecralarda
gördüğümüz her imaj, varoluşlarındaki tamamlanmamışlıktan dolayı, izleyicinin
zihninde devam eden ve ancak bu süreç sonunda bütünlüğe varan birer yapıya
evriliyor. İmajın kendi içinde değil izleyicinin zihninde tamamlanması fikrine
paralel olarak, eserler sayısız yorumla karşılaşıp sonsuz sayıda farklı
yansımaya dönüşüyor.
Sergiye davet edilen
sanatçıların farklı disiplinlerden çalışmaları serginin kavramsal çerçevesini
destekleyerek izleyicinin farklı türdeki medyumlarla iletişime geçmesine olanak
sağlıyor. Bengisu Bayrak’ın unutulmuş notları görselleştirdiği resimleri ve
Dilek Öztürk’ün farklı kentsel mekanlarda kendini konumlandırarak oluşturduğu
otoportreler hikayelerin devamlılığına işaret ederken, Ömür Alptekin’in
resimsel bir üstyapıya dönüşmeye yüz tutmuş ama henüz bunu tamamlayamamış
desenleri ve Sema Özevin’in hem birbirleriyle hem izleyiciyle etkileşimli
fotoğraf yerleştirmesi, izleyicinin her bakışta farklı bir resimle, ama aslında
varolmayan bir resimle karşılaşması fikrini destekliyor.
http://mixerarts.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder