Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri’nde jüri özel ödülü kazanan Ali Can Altunbaş’ın sergi metni şu şekilde;
”Fotoğraf sergisinde ‘Fotoğraf, kaydettiği olay üzerine bir iletidir. Bakılan fotoğrafın biçimi, üslubu, dili ya da konumu ne olursa olsun, görünür kılınmaya çalışılan durumun ardında, orada olan ya da olmayan nesnelerin varlığından söz etmek olanaklıdır. Bu anlamda, baktığımız fotoğrafların izleyeni çeşitli duygulara ve ‘’görmelere’’ yönlendirmesi kaçınılmazdır. ‘’Zaman’’ olarak duyumsanan olgu ise, fotoğrafta hem durdurulan, yalıtılmış an olarak; hem de görünür kılınan herhangi bir nesnenin ardında süresiz uzayan, geçmiş ve şimdiki zamana gözlerimizi dikebildiğimiz bir gösterge olarak karşımıza çıkar.
Fotoğrafçı Ali Can Altunbaş’ın analog makine kullanma arzusunda, anlatıyı izleyiciye daha etkili biçimde gösterme isteği vardır. O; yalın, görünür ve değişen zamanı, oluşturduğu etkiden ötürü tarihsel diyebileceğimiz malzemeyle çalışmayı tercih etmiştir.
Fotoğraflarında ‘’ilerleyen’’ zamanın içinde belki de her gün rastlanabilen, mekânda ayrıksı duran ama her nedense zaman içinde oraya aitliğini kabul ettiren nesnelerle göz göze gelmiştir. Şüphesiz fotoğrafçının kaydetmeye değer bulduğu her anın kendi içinde biyografisi ve tarihselliği vardır. Altunbaş’ın bir tarihsel ve görsel tutarsızlığa, bozulmaya dikkat çektiğini söyleyebiliriz. Bunun fotoğrafın içindeki öğelerin uzayan gövdelerini, zamanın uzayan varlığında, uzayıp giden ve ucunu yine de görebildiğimiz perspektif iletili yolların, zamanın ilerleyen dizgesinde ya da belki de varlığını korumaya devam edecek olan inşaat yapılarının gövdelerinin, yanında veya arkasında bulunan ve yüzyıllardır bulunmakta olan tarihi yapılarla çakışan kontrastında adeta zamanın içinde izini sürmek mümkün. Tutarsız sokak ‘estetiğini’ ve tüm bunlara paralel biçimde ‘’yoldan geçenleri’’ bu duruma bakmaya ya da o ana yeniden odaklanmaya davet etmektedir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder