Ana içeriğe atla

Sergen Şehitoğlu: “Cubbyhole”

İsmini İngilizcede küçük bir mekânı tarif etmeye yarayan, ‘odacık’ ya da ‘hücre’ anlamlarına gelen “cubbyhole” teriminden alan sergi, Sergen Şehitoğlu’nun henüz hiçbir yerde gösterilmemiş fotoğraflarını kapsıyor. Özünde modernizmin idealist vizyonu üzerine temellendirilmiş günlük hayatlarımızın, baştaki ideallerin aksine ne kadar da daraltıcı, kopartıcı ve hapsedici olduğunun altını çizen seri, özellikle büyük kentlerde modern şehir hayatının insana dayattığı hayat biçimlerini sofistike ve çokkatmanlı imgelere dönüştürüyor.


İnsanlar artık evlerinden çıkıp klimalı arabalara biniyor, plazalardaki ofislerine geçiyor; eğlenmek ya da ‘sosyalleşmek’ için de alışveriş merkezlerinde zaman geçiriyor. Bir kutudan diğerine sürüklendiğimiz, içinden çıkamadığımız bu girdap, aslında kapitalizmin ve modernizmin bizi kontrol etmek için yarattığı bir kurgu. Sergen Şehitoğlu da sergideki fotoğraflarında insanın insandan, insanın doğadan kopartıldığı bu kurgusal dünyadaki yalnızlaşmış bireyin izini sürüyor. Dijital manipülasyon olmadan yarattığı, neredeyse kaleydoskopik bu imgeler tekrarlanan yatay ve dikey çizgilerle, hapsedilmiş bireyi fotoğraflarında tekrar ve tekrar hapsediyor.

Kurallarını kabul ettiğimiz bu hayatın doğamıza aykırılığı ise sergide özellikle altı çizilen nokta. Kurt Vonnegut’un sözlerini ödünç alırsak: “Buraya, yeryüzüne avare avare dolaşmak için geldik. Sana bundan farklı bir şey söyleyen olursa aldırma.” Sanatçının son dönem çalışmalarından biri olan ‘Defragment’ serisinden üç fotoğraf sergideki kapatılma halini betimleyen fotoğrafların aralarına sızarak izleyiciye başka bir dünyadan sahneler sunuyor. Kafesten kaçmış, hayata karışmış insanların yer aldığı bu parçalı fotoğraflar biçemsel olarak izleyiciye çoğulcu perspektifler sunuyor.

Tek bir fotoğrafın farklı kadrajlara bölünüp bir araya getirilmesiyle ortaya çıkan bu çalışmalarda, gönüllü olarak hapis ve teslim olunan dünyanın aksine daha insancıl bir dünya betimleniyor. Bireyler de koşmak ya da bisiklete binmek gibi fiziksel etkinliklerde bulunan, distopyanın henüz ele geçiremediği bir dünyanın üyeleri. Biçimsel anlamda her ne kadar parçalılık fikrini devam ettirseler de bu üç fotoğraf hem sergi kompozisyonunda hem de içeriksel olarak baskın hücre kütlelerinin bunaltıcılığında birer nefes alma aralığı oluşturuyor.

Nilüfer Şaşmazer

http://www.sanatorium.com.tr

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İzzet Keribar’ın “Renklerin Yolculuğu” Sergisi İstanbul Modernde

 “Renklerin Yolculuğu”, İzzet Keribar’ın (d. 1936) bir buçuk milyona yakın kareyi içeren arşivinden bir seçkiyi izleyicilerle buluşturuyor. Sergi, sanatçının alameti farikası haline gelen renk, ışık, doku ve grafik ögeler gibi biçimsel unsurları içeren fotoğraflarını öne çıkarırken, Keribar’ın yıllar içinde değişen tarzını da gözler önüne seriyor ve izleyicileri farklı zaman ve mekânlara renkli bir yolculuğa davet ediyor. Altı bölümden oluşan serginin ilk bölümü, sanatçının 1950’lerde İstanbul’un hızla değişmekte olan sokak hayatını ve Güney Kore’nin kent ve kırsalını belgelediği çalışmalarına yer veriyor. Serginin ikinci bölümü, Keribar’ın 1980’lerden itibaren İstanbul’un farklı semtlerindeki günlük hayatı kayıt altına aldığı yapıtlarını bir araya getiriyor. Serginin üçüncü ve dördüncü bölümleri, Keribar’ın çoğunlukla kullandığı doğal ışık ve renkler aracılığıyla “sıradan”ı “sıra dışı” hale getirdiği, Türkiye ve dünyanın farklı noktalarına yaptığı seyahatlerde ürettiği doğa ve ...

Barış Manço ile 7 den 77 ye Fotoğrafları Sergisi

Erkmen Sağlam, 140 farklı ülkeyi dolaşarak Ekvator’dan Kutuplara yaklaşık 800 bin kilometreden fazla yol kateden, Türkiye’yi karış karış gezerek ekranlara taşıyan “Barış Manço ile 7’den 77’ye Programı’nın” çok özel fotoğraflarını öyküleri ile izleyenlerle paylaştı… Her fotoğraf Erkmen Sağlam'ın kaleminden kısa hikayeleri ile tam bir belgesel niteliği taşımakta. Bu çok özel serginin açılışında; tam 13 yıl boyunca Barış Manço’nun efsane grubu Kurtalan Ekspresle birlikte olan ve ‘’Mançoloji’’ albümünün aranjörlük ve müzik direktörlüğünü yapan Eser Taşkıran’ın Barış Manço şarkılarından oluşan müzik dinletisinin yanı sıra Mine Mucur (Mine Abla) eşliğinde “Adam Olacak Çocuk‘’ yarışması da yıllar sonra tekrarlanacak. Ve serginin açılışı sunumunu da İzzet Öz yapacak. Erkmen Sağlam’ın Objektifinden ‘Barış Manço ile 7’den 77 ye Fotoğrafları Sergisi’ 22 Nisan-09 Mayıs tarihleri arasında, Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi’nde   Barış Manço sevenlerin ziyaretine ücretsiz olarak açık kalacak....

212 Photography Istanbul Sebastião Salgado’nun “Genesis” Sergisiyle Kapılarını Açıyor

 Bu yıl  yedincisi  düzenlenecek olan  212 Photography Istanbul (28 Eylül - 13 Ekim 2024) fotoğrafın yanı sıra farklı disiplinleri dahil ettiği kapsamlı programıyla İstanbul’un farklı rotalarında sanatseverleri ağırlamaya hazırlanıyor.  Yedinci edisyonunda 212 Photography Istanbul, çağımızın en önemli fotoğrafçılarından ve aktivistlerinden biri olan Sebastião Salgado’nun “Genesis” sergisiyle İstanbul’u büyülemeye hazırlanıyor. Sergi, 28 Eylül’den itibaren Aralık sonuna kadar T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ile Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamında MSGSÜ Tophane-i Amire Kültür Sanat Merkezi’nde 3 ay boyunca ziyarete açık olacak.   Festival, bu sene yine program içeriği ile takipçilerine çok özel bir keşif rotası sunacak. Sanatçıların modadan gastronomiye, mimariden yeni medyaya farklı yaratıcı disiplinlerden projeleri yer alacak. Sergilerin yanı sıra festival programında atölye, söyleşi, film gösterimleri, konserler, dans/performans gibi p...