Pazar

Haydarpaşa Yanıyor İstanbul Seyrediyor

Haydarpaşa Garı, İstanbul’a hiç ayak basmamış insanlar için bile Yeşilçam filmlerinde, başrol oyuncusunun tahta bir bavulla, İstanbul’a gelip, buharlı bir trenden Haydarpaşa Garı’nda inip, o muhteşem kapısından şaşkın şaşkın kente, denize baktığı ve ardından ağır ağır mermer merdivenlerinden indiği sahne ile hafızalardadır.
İki Alman mimar Otto Ritter ve Helmuth Cuno tarafından hazırlanan projenin inşaatında Alman ustalar ile birlikte İtalyan taş ustaları da çalışmıştır. Neoklasik Alman Mimarisi’nin en güzel örneklerinden biri olan Haydarpaşa Gar binası 100 yaşını çoktan gerilerde bırakmış, tarihsel ve kültürel miras niteliğinde olup, İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 21.08.1997 tarih ve 4542 sayılı kararla “1. Sınıf Korunması Gereken Yapı” olarak tescil edilmiştir.

Kadıköy’den kalkan tüm vapurların selam durduğu, 1908’den bu yana yaşayan bu tarihi mekân şimdilerde trensiz ve yolcusuz, üstelik çatısı ve dördüncü katı harap olmuş durumda… Daha birkaç yıl öncesine kadar şehirlerarası yolculukların heyecanla başladığı, yemekli vagonlarda yer tutma telaşlarının yaşandığı, yola çıkılmadan önce Gar Lokantasında buluşulduğu, banliyö yolcularının koşuşturduğu salonları şimdi bomboş…
İstanbul’un simgesel değerlerinden biri ve kent içi ulaşımın önemli bir unsuru olan Haydarpaşa Garı, Anadolu’nun batıya açılan kapısı konumuyla toplumsal belleğimizde çok özel bir yer edinmiştir. Tarihi, kültürel değerleriyle aynen korunması gereken 1. grup kültür varlığı olarak tescil edilmiş olan Haydarpaşa Garı ve yakın çevresi de en az onun kadar değerlidir. Selimiye Kışlası, Mekteb-i Tıbbîye-i Şahane (Haydarpaşa Lisesi), Askeri Hastane (GATA), Haydarpaşa Numune Hastanesi, Karacaahmet Mezarlığı, Selimiye Camii gibi kültür ve tabiat varlıkları ile birlikte,  Tarihi Yarımada ile birlikte İstanbul’un kimliğini yansıtan özel bir siluet oluşturur.  Ayrıca mimarlık tarihi açısından da; geçmişin farklı mimari üsluplarında tasarlanmış binaları bir arada bulunduran, bu alandaki yapıların askeri ve endüstri mirası açısından da önem taşıdığını da unutmamak gerekir.  Bağdat’a uzanan tarihi demiryolunun başlangıç noktası olan Haydarpaşa Gar Binasının deniz üzerindeki özel konumu ve yapımında kullanılan inşaat teknolojisi açısından ayrı bir önemi vardır.
Kent ve kentlinin kimliğinin bir parçası olan Gar’ın; 28 Kasım 2010 tarihinde çatısında çıkan ağır yangından dolayı çatısı çökmüş ve 4. katı kullanılamaz hale gelmiştir. Ardından Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Tren Projesi kapsamında İstanbul-Eskişehir bölümündeki demiryolu çalışmaları nedeniyle, 1 Şubat 2012 tarihinden itibaren 24 ay süreyle ülke çapındaki tren seferlerine ara verilerek tamamen işlevsiz kılınmıştır.
Konusunu hayatın içinde varolan gerçeklikten alan belgesel fotoğraf; tam da bu noktada büyük bir önem kazanıyor. Sözün kifayetsiz kaldığı zamanlarda, sessizliğe bir ‘çığlık’ işlevi verebilen fotoğraf; hem belleklere daha kalıcı izler bırakmakta hem de fikritakip için birer kanıt ve hareket noktası oluşturmaktadır. Fotoğraf Sanatçısı Emrah Günay 28 Kasım 2010 günü Haydarpaşa Gar’ı yangının söndürülme çalışmaları sürerken denklanşöre basmış ve üç yıl boyunca da Haydarpaşa Gar’ını izlemiş.  “Haydarpaşa Yanıyor, İstanbul Seyrediyor” adını verdiği sergi de 22 fotoğrafa, 22 de gravür eşlik ediyor.

Kaynak:www.bugunbugece.com

Hiç yorum yok:

Yılın Basın Fotoğrafları" Yarışmasında Ödüller Sahiplerini Buldu

Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (TFMD) tarafından 40 yıldır aralıksız olarak düzenlenen “Yılın Basın Fotoğrafları” yarışmasının 2024 sonuçl...