
Tahir ÜN, sergi sonrasında foto – öykü üzerine bir söyleşi ile Konyalı fotoğraf dostları ile birikimlerini de paylaşacak. Ayrıca serginin ücretsiz kataloğu da sergi sonrasında etkinliğe katılanlara imzalı olarak günün anısına hediye edilecektir.
Böylesine hassas bir dönemde, birkaç yıl önce Türkiye basınında oldukça yankı bulan ve çeşitli eleştirilere neden olan Çin’in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’nde çıkan olaylar Dünya’nın en önemli gündemlerinden biri gibi sunulmaya çalışılmış ve konuya uzaktan bakan herkesi kolayca etkileyebilecek raporlar hazırlanmıştı. Doğaldır ki, yüksek düzeyde duyarlık gösterenler de kökenleri tam da bu bölgeye, atayurtları olan Orta Asya’ya bağlanan bir millet olarak Türkler ve sonra da Dünya müslümanları olmuştu.
Geçtiğimiz yıl Çin’den gelen resmi bir proje daveti, bana bu bölgedeki yaşam koşullarına yukarıda sözünü ettiğim duyarlığın içinde bulunan bir fotoğrafçı olarak tanıklık etme şansını yarattı. Yaklaşık 20 gün süren yoğun tempolu ve programlı çalışmada, başta Uygur, Han, Kazak, Hui, Xibo ve Moğol olmak üzere çok sayıda etnik nüfusun bir arada yaşadığı Uygur Özerk Bölgesi’nin kuzeyinde, Urumçi – Ili – Bortala – Altay – Changji Özerk Yönetimleri altında yaşayan insanlarla sohbet ederek fotoğraflama olanağı buldum.
Bölgede gözlemlenebilen pozitif ayrımcılık laik din anlayışı, Uygurca ve Çince olarak çift dilli eğitim, üniversite sınavında sağlanan ek avantajlar, eğitim dili Uygurca olan üniversiteler, kamuda çift dilli yürütme, etnik kültürlerin ve kaybolmakta olan dillerin yaşatılmasına müze, yayın olanağı sağlama gibi uygulamalarla desteklenmekte. Buna karşın, müslüman nüfustaki yüksek doğum oranının ve karşılaştığım çocuk gelinlerin bana Türkiye’yi anımsattığına değinmeden edemeyeceğim.
Özellikle, Jiangsu-Xinjiang Yardım Projesi’nin endüstriyel gelişme, inşaat sektörü, insani yardım, hayvancılık gibi alanlarda önemli bir katkı sağlamakta olduğunu öğrenmek ve hibe konutlardan faydalananların mutluluklarına tanıklık etmek memnuniyet vericiydi.
Xinjiang Sosyal Bilimler Akademisi üyesi Uygur bilim adamı Turgunjan Tursun, bir röportajında 1980 sonrasında bölgedeki piyasa ekonomisi odaklı kalkınma hareketinin daha iyi eğitilmiş ve birbirine daha bağlı olan Hanlar ile Uygurlar arasında bir boşluk yarattığı saptamasını yapmaktadır.[1] Bu görüşün yanısıra, bugün bölgede devlet tarafından ciddi yatırımların yapıldığını görmek mümkündür. Böylelikle artırılacak pasta payının adil dağılımının Tursun’un sözünü ettiği boşluğun kapanmasını hayli hızlandıracağı düşüncesindeyim.
Onlarca öykünün kahramanları arasına karıştığım bu yolculukta, ne yazık ki, her biri birer sergi olabilecek foto-öykülerin içinden derlenmiş bir seçkiyi sunabiliyorum. Belki bir süre sonra, her öyküyü ayrı ayrı yayınlama ve sergileme olanağı da bulabilirim.
http://tahirun.blogspot.com/2012/11/soylesi-foto-oyku.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder