Ana içeriğe atla

Fotoğrafı Çekerken mi Yoksa Paylaşırken mi Mutlu Oluyoruz?

Sosyal medya kendi bünyesinde ''fenomenler'' üretse de asıl fenomen olan bu dev platformun kendisi diyebiliriz. İş (bkz: sosyal medya uzmanlığı) ve sosyal hayatı tamamen değiştiren sosyal medya mecraları akıllı telefon sektörünün ve buna bağlı olarak görüntüleme teknolojilerinin akıl almaz bir hızla büyümesine neden oldu demek yanlış olmaz. Sosyal medya mı teknolojik ürünleri, teknolojik ürünler mi sosyal medyayı büyütüyor tartışması biraz yumurta tavuk ikilemine benzese de cebimizdeki canavarları en çok fotoğraf çekmek ve anında paylaşım yapmak için kullandığımız kesin.

Dikkat ettiyseniz son yıllarda akıllı telefon markaları pazarlama ve reklam stratejilerini iyi fotoğraf çekme üzerine kurmaya başladılar ve bunun hakkını da veriyorlar. Peki tüm kullanıcılar profesyonel ya da amatör düzeyde dahi olsa estetik bir kaygı güderek mi fotoğraf çekiyorlar? Neden her anımızı yüksek çözünürlüğe sahip olan görsellerle kaydetmek isteyelim? Çektiğimiz fotoğrafları Apple gibi dev duvarlara asmak amacını taşımadığımıza göre neden daha net ve etkileyici fotoğraflar? Bu sorular fotoğrafla profesyonel ya da yarı profesyonel olarak ilgili olanlar için anlamlı olsa da tüm teknolojik pazar potansiyel fotoğrafçı olmasa gerek. İşin pazarlama kısmı biraz illüzyon olsa da bu soruların cevapları çektiğimiz fotoğrafı çekerken mi yoksa paylaştığımız anda ve ona gelen etkileşimler sırasında mı mutlu oluyoruz sorusuyla alakalı olabilir. Daha kaliteli görsel üretmek  daha çok etkileşim ve popülerlik sağlamak demekse iyi lensi olan bir telefonu diğerine tercih etmemiz gayet normal. Profesyonel makinelerde dahi kablosuz olarak anında görüntü aktarma özelliği olduğunu düşünürsek fotoğrafı hızlıca sosyal medya mecralarında paylaşmak için üretiyoruz denilebilir. Örneğin sonuçları bir yıl sonra açıklanacak bir yarışma için bugünden görsel üretip ve kimseyle paylaşmadan uzun süre beklemek instagramda yapılan ve 1-2 haftada sonuçlanacak bir yarışma kadar haz vermeyebilir. Sonuç olarak işin üretim kısmı mı yoksa paylaşım anı mı bizi heyecanlandırıyor? Sokakta gezerken çok güzel bir manzara ya da enstantane ile karşılaştınız ve bu fotoğraf kesin popüler olur dediniz. Yüksek çözünürlüğe sahip cihazınızla çektiğiniz fotoğrafı hemen paylaşmak yerine kaliteli bir dijital baskı makinesinde instagram filitresi dahi kullanmadan bastırıp bir arkadaşınıza hediye eder miydiniz? Fotoğrafı çektiğiniz an sizi heyecanlandıran şey o anın güzelliği mi yoksa paylaşımdan gelecek olan etkileşim mi oldu? Şu ana kadar çektiğiniz en iyi ya da en çok beğeni alan 5 fotoğrafınızda, o ana dair neler hatırladığınızı düşündüğünüzde neden fotoğraf ürettiğimizi daha iyi anlıyor olacağız. 

Fotoğraf icat edildiğinde anı kaydetmek heyecan verici bir gelişmeydi ve tarihin kayıt edilişini kökünden değiştirdi. Dijital teknoloji ise bu işi hızlandırarak başka bir boyuta taşıdı, sosyal fenomeni ise  görseli nasıl ve neden ürettiğinin değil nasıl paylaştığının dahası nasıl pazarladığının önemli olduğu bir döneme sürüklüyor bizleri. Bu yazı soruları bol olan ve keskin fikirler sunmayan daha ziyade bulunduğumuz dönemin görsel üretme ve tüketme alışkanlıklarına projeksiyon tutma amacında olup konuyla alakalı ve bir hafta sürecek olan twitter anketine katılımlarınızı ( ve tabi yorumlarınızı) bekler. 

Anket için tıklayınız.

''Kötü fotoğraf yoktur, henüz sosyal medyada paylaşılmamış fotoğraf vardır.'' ;)




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İzzet Keribar’ın “Renklerin Yolculuğu” Sergisi İstanbul Modernde

 “Renklerin Yolculuğu”, İzzet Keribar’ın (d. 1936) bir buçuk milyona yakın kareyi içeren arşivinden bir seçkiyi izleyicilerle buluşturuyor. Sergi, sanatçının alameti farikası haline gelen renk, ışık, doku ve grafik ögeler gibi biçimsel unsurları içeren fotoğraflarını öne çıkarırken, Keribar’ın yıllar içinde değişen tarzını da gözler önüne seriyor ve izleyicileri farklı zaman ve mekânlara renkli bir yolculuğa davet ediyor. Altı bölümden oluşan serginin ilk bölümü, sanatçının 1950’lerde İstanbul’un hızla değişmekte olan sokak hayatını ve Güney Kore’nin kent ve kırsalını belgelediği çalışmalarına yer veriyor. Serginin ikinci bölümü, Keribar’ın 1980’lerden itibaren İstanbul’un farklı semtlerindeki günlük hayatı kayıt altına aldığı yapıtlarını bir araya getiriyor. Serginin üçüncü ve dördüncü bölümleri, Keribar’ın çoğunlukla kullandığı doğal ışık ve renkler aracılığıyla “sıradan”ı “sıra dışı” hale getirdiği, Türkiye ve dünyanın farklı noktalarına yaptığı seyahatlerde ürettiği doğa ve ...

Barış Manço ile 7 den 77 ye Fotoğrafları Sergisi

Erkmen Sağlam, 140 farklı ülkeyi dolaşarak Ekvator’dan Kutuplara yaklaşık 800 bin kilometreden fazla yol kateden, Türkiye’yi karış karış gezerek ekranlara taşıyan “Barış Manço ile 7’den 77’ye Programı’nın” çok özel fotoğraflarını öyküleri ile izleyenlerle paylaştı… Her fotoğraf Erkmen Sağlam'ın kaleminden kısa hikayeleri ile tam bir belgesel niteliği taşımakta. Bu çok özel serginin açılışında; tam 13 yıl boyunca Barış Manço’nun efsane grubu Kurtalan Ekspresle birlikte olan ve ‘’Mançoloji’’ albümünün aranjörlük ve müzik direktörlüğünü yapan Eser Taşkıran’ın Barış Manço şarkılarından oluşan müzik dinletisinin yanı sıra Mine Mucur (Mine Abla) eşliğinde “Adam Olacak Çocuk‘’ yarışması da yıllar sonra tekrarlanacak. Ve serginin açılışı sunumunu da İzzet Öz yapacak. Erkmen Sağlam’ın Objektifinden ‘Barış Manço ile 7’den 77 ye Fotoğrafları Sergisi’ 22 Nisan-09 Mayıs tarihleri arasında, Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi’nde   Barış Manço sevenlerin ziyaretine ücretsiz olarak açık kalacak....

212 Photography Istanbul Sebastião Salgado’nun “Genesis” Sergisiyle Kapılarını Açıyor

 Bu yıl  yedincisi  düzenlenecek olan  212 Photography Istanbul (28 Eylül - 13 Ekim 2024) fotoğrafın yanı sıra farklı disiplinleri dahil ettiği kapsamlı programıyla İstanbul’un farklı rotalarında sanatseverleri ağırlamaya hazırlanıyor.  Yedinci edisyonunda 212 Photography Istanbul, çağımızın en önemli fotoğrafçılarından ve aktivistlerinden biri olan Sebastião Salgado’nun “Genesis” sergisiyle İstanbul’u büyülemeye hazırlanıyor. Sergi, 28 Eylül’den itibaren Aralık sonuna kadar T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ile Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamında MSGSÜ Tophane-i Amire Kültür Sanat Merkezi’nde 3 ay boyunca ziyarete açık olacak.   Festival, bu sene yine program içeriği ile takipçilerine çok özel bir keşif rotası sunacak. Sanatçıların modadan gastronomiye, mimariden yeni medyaya farklı yaratıcı disiplinlerden projeleri yer alacak. Sergilerin yanı sıra festival programında atölye, söyleşi, film gösterimleri, konserler, dans/performans gibi p...