Ana içeriğe atla

Frida&Diego: Yolun Yarısında Bir Tebessüm

Fotoğraf Sergisi“Bu çift mükemmeliyetin metaforu, tüm güçlerin buluşma noktası ve bütün biçimlerin çekirdeğidir. Bu çift, yeniden keşfedilen zaman, zamandan önceki zamandır.”
Octavio Paz

Şüphesiz ki, Meksika Sanat Tarihinin en tartışmalı çiftlerinden biri Diego Rivera ile Frida Kahlo’dur. Çarpıcı kişilikleri, çağdaşları arasında yer yer kıskançlık, yer yer yer hayranlık gibi çeşitli duygular uyandırmıştır. Ancak dönemin olmaza olmaz bir fenomenini yarattıkları su götürmez bir gerçektir.

Evlendikleri 1929 yılından 1954’te Frida’nın ölümüne kadarki neredeyse yirmi beş yıllık birlikteliklerine, sayısız kavuşma-ayrılık, aşk-nefret, paylaşım ve savaşım damgasını vurmuştur. Bu birliktelik, XX. yüzyılın ortalarında Meksika’da kişisel ilişkiler anlamında farklı bir anlayışa yol açtı; Diego’nun dışa dönük ve hayalci kişiliği ile Frida’nın içe dönük ve hayalci kişiliklerinin birleşimi, birbirine kaynamış ancak patlayıcı etkide bir ilişki inşa etmelerine olanak sağladı.


Pekçok anlaşmazlık ve ayrılığa rağmen, birbirlerini sevmeyi ve ilişkilerini muhafaza etmeyi de öğrenmişlerdir. Aynı şekilde, bu aşk eksenine, dönemin büyük şahsiyetleri ile sayısız bağ, yakınlaşma, karmaşa ve derin dostluk dahil olmuştur. Diego Rivera y Frida Kahlo Atölye Müzesi (Museo Casa Estudio Diego Rivera y Frida Kahlo) “Diego ve Frida” adlı fotoğraf sergisini bu çerçevede sunmaktadır. Bu iki şahsiyetin paylaştığı muazzam dünyayı bir nebze tanıtma amacıyla Yolun Yarısında Bir Tebessüm...

Başlangıçta onları yakınlaştıran şey siyasi bağları ve sanat tutkuları idi. Evlenmelerinin hemen ardından ikili ABD’ye taşındı. Diego kadar Frida da bu yılların öneminden defalarca bahsetmişlerdir. Diego için bu, kapitalist dünyayı içeriden tanıma fırsatının ötesindeydi. Detroit deneyimi ve Rockefeller Binası’nda iplerin kopmasının Guanajuato’lu ressamın sanat hayatını şekillendirdiğine kuşku yoktur. Frida için bu dönem yalızca Diego ile aralarında bağları güçlendirmekle kalmamış, aynı zamanda yeni bir dünya görüşü ile yüzleşmesini sağlamıştır. Böylelikle Rivera sanayileşme ve teknolojinin kudretini sindirirken, Frida bir içinde biriktirme dönemine giriyordu; kürtajları, tıbbi müdahaleleri ve burjuvaların dünyası ile olan etkileşimin izleri Coyoacanlı sanatçının eserlerinde görülmektedir.

Bu dönemde, Manuel Álvarez Bravo, Nicholas Murray ve Edward Weston gibi arkadaşları tarafından çekilen fotoğrafların bazıları öne çıkmaktadır. Meksika’ya geri döndüklerinde ülkedeki yenilikçi güçlerle karşılaştıkları görülüyor. Bu dönemde göze çarpanlar şüphesiz, Troçki ve André Bretón ile olan yakınlaşmalarıdır. Her ikisinin Rivera-Kahlo çifti ile olan arkadaşlığı özel bir Meksika ile tanışmalarını sağladı. Troçki, her ne kadar sonraları Meksika’da cinayete kurban gidecek olsa da, bir yuva bulmuş; Bretón ise Fransa’nın gelmiş geçmiş en anlamlı sergilerinden biri olan Mexique’yi tetikleyen gerçeküstü bir dünya ile tanışmıştır.

Aynı şekilde sergi, çiftin ikinci evliliklerini ve dönemin sanat dünyasıyla bağlarını; Siqueiros ve Orozco ile, yardımcıları ve öğrencileri ile aralarındaki ilişkiyi göstermektedir. Sergi ayrıca Frida’nın çektiği acıyı ve kötüye giden sağlık durumunu, ölüme yakınlığını ve çiftin son fotoğrafını da yansıtmaktadır.

Az önce adı geçenlere ek olarak, Guillermo Kahlo, Peter Jules, Guillermo Zamora ve Juan Guzmán gibi olağanüstü sanatçıların fotoğrafları sayesinde, Frida ve Diego’nun bakanlar onları bu yeni yolun orta yerindeki bir gülümseme olarak tasavvur etsin diye objektiflere görünme hevesleri keşfediliyor.a

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İzzet Keribar’ın “Renklerin Yolculuğu” Sergisi İstanbul Modernde

 “Renklerin Yolculuğu”, İzzet Keribar’ın (d. 1936) bir buçuk milyona yakın kareyi içeren arşivinden bir seçkiyi izleyicilerle buluşturuyor. Sergi, sanatçının alameti farikası haline gelen renk, ışık, doku ve grafik ögeler gibi biçimsel unsurları içeren fotoğraflarını öne çıkarırken, Keribar’ın yıllar içinde değişen tarzını da gözler önüne seriyor ve izleyicileri farklı zaman ve mekânlara renkli bir yolculuğa davet ediyor. Altı bölümden oluşan serginin ilk bölümü, sanatçının 1950’lerde İstanbul’un hızla değişmekte olan sokak hayatını ve Güney Kore’nin kent ve kırsalını belgelediği çalışmalarına yer veriyor. Serginin ikinci bölümü, Keribar’ın 1980’lerden itibaren İstanbul’un farklı semtlerindeki günlük hayatı kayıt altına aldığı yapıtlarını bir araya getiriyor. Serginin üçüncü ve dördüncü bölümleri, Keribar’ın çoğunlukla kullandığı doğal ışık ve renkler aracılığıyla “sıradan”ı “sıra dışı” hale getirdiği, Türkiye ve dünyanın farklı noktalarına yaptığı seyahatlerde ürettiği doğa ve ...

Barış Manço ile 7 den 77 ye Fotoğrafları Sergisi

Erkmen Sağlam, 140 farklı ülkeyi dolaşarak Ekvator’dan Kutuplara yaklaşık 800 bin kilometreden fazla yol kateden, Türkiye’yi karış karış gezerek ekranlara taşıyan “Barış Manço ile 7’den 77’ye Programı’nın” çok özel fotoğraflarını öyküleri ile izleyenlerle paylaştı… Her fotoğraf Erkmen Sağlam'ın kaleminden kısa hikayeleri ile tam bir belgesel niteliği taşımakta. Bu çok özel serginin açılışında; tam 13 yıl boyunca Barış Manço’nun efsane grubu Kurtalan Ekspresle birlikte olan ve ‘’Mançoloji’’ albümünün aranjörlük ve müzik direktörlüğünü yapan Eser Taşkıran’ın Barış Manço şarkılarından oluşan müzik dinletisinin yanı sıra Mine Mucur (Mine Abla) eşliğinde “Adam Olacak Çocuk‘’ yarışması da yıllar sonra tekrarlanacak. Ve serginin açılışı sunumunu da İzzet Öz yapacak. Erkmen Sağlam’ın Objektifinden ‘Barış Manço ile 7’den 77 ye Fotoğrafları Sergisi’ 22 Nisan-09 Mayıs tarihleri arasında, Beyoğlu Belediyesi Sanat Galerisi’nde   Barış Manço sevenlerin ziyaretine ücretsiz olarak açık kalacak....

212 Photography Istanbul Sebastião Salgado’nun “Genesis” Sergisiyle Kapılarını Açıyor

 Bu yıl  yedincisi  düzenlenecek olan  212 Photography Istanbul (28 Eylül - 13 Ekim 2024) fotoğrafın yanı sıra farklı disiplinleri dahil ettiği kapsamlı programıyla İstanbul’un farklı rotalarında sanatseverleri ağırlamaya hazırlanıyor.  Yedinci edisyonunda 212 Photography Istanbul, çağımızın en önemli fotoğrafçılarından ve aktivistlerinden biri olan Sebastião Salgado’nun “Genesis” sergisiyle İstanbul’u büyülemeye hazırlanıyor. Sergi, 28 Eylül’den itibaren Aralık sonuna kadar T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ile Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamında MSGSÜ Tophane-i Amire Kültür Sanat Merkezi’nde 3 ay boyunca ziyarete açık olacak.   Festival, bu sene yine program içeriği ile takipçilerine çok özel bir keşif rotası sunacak. Sanatçıların modadan gastronomiye, mimariden yeni medyaya farklı yaratıcı disiplinlerden projeleri yer alacak. Sergilerin yanı sıra festival programında atölye, söyleşi, film gösterimleri, konserler, dans/performans gibi p...