Tarih boyunca hep önemli bir yerleşim merkezi olmuş Ankara, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünü takiben kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin stratejik başkenti olarak seçilmişti. Yeni cumhuriyetin kurucuları, Ankara’yı, planlı kent mefhumu ve böylelikle sistematik idari yapılanmanın başlayabilmesi için gerekli pilot zemin olarak tasavvur ettiler. Nazi baskısından kaçan Alman Musevi entelektüellerinin ülkeye davet edilmesini takiben, cumhuriyetin ilerici yaşam kurgusu, bu profesyoneller tarafından sunulan ve küresel boyutta öncü nitelikteki mimarlık, kent planlaması çözümleri tarafından desteklendi. Sonraki yıllarda farklı yönetimlerin birbirinden kopuk sayısız müdahalesinin ardından, yakın zamandaki idari yaklaşımlar ilk yıllarda yapılanları hakir gören bir yerel ikon-kırıcılık ve sözüm ona imparatorluğu yücelten bir eklektizm istismarına işaret eder gibi görünüyorlar. Sonuçta ortaya çıkan öykünmeci taklitçilik ve beraberindeki ifrata kaçan yüksek katlı inşaat eylemi, kültürel mirasın sürekliliği ve kamusal alanlar ile yeşilliği es geçerek, kente ve kültüre karşı icra edilen yüzeysel dayatmalar olarak karşımıza çıkıyor. 16 Eylül Çarşamba 19:00 www.akbanksanat.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder